Zorbalık mı? Ama biz şaka yaptık

Yayınlama: 11.07.2024
A+
A-

Elmayı gördüm kıpkırmızı parlak, “ye beni, ye beni” der gibi. İştahla ısırdı. İlk ısırıkta yüzünü buruşturdu. Elmanın içi ezilmiş, sapsarı olmuştu. Isırılmış elmayı eline aldı ve çocuklara gösterdi. “İşte zorbalığa uğrayan çocuk da böyledir” dedi. Dışardan baktığınızda her şey gayet güzel görünür ancak içi ezilmiş canı çok yanmıştır. Eli havada devam etti birbirinize şaka yaptık diyorsunuz ya, onun canını yakıyorsunuz ve bununla eğleniyorsunuz. Davranışınızın açıklaması bu!

Akran zorbalığı ile ilgili bu metni nerede ne zaman okuduğumu hatırlamıyorum ama olayı anlatan en güzel örneklerden bir diye düşünüyorum.

Birinin konuşması, görüntüsü ile dalga geçme, onu küçük düşürecek davranışlar ve konuşmalar yapma zorbalık. Yaşdaşlar arasında yapıldığında akran zorbalığı deniyor. Yetişkinlerde de karşımıza çıkabilir ancak çocuklarda çok yaygın. Özellikle ilkokul ve ortaokul çağındaki çocuklar birbirlerine karşı yaygın zorba davranışlarda bulunuyor. Küfür etmek, alay etmek, dış görünüşüyle (giysi, gözlük) dalga geçmek, tehdit etmek zorbalık örnekleridir. Bunlara sözel zorbalık deniyor. Vurmak, dövmek, tekmelemek, itmek- çekmek, tırnaklamak, tükürmek, eşyalara zorla el koymak, para ya da eşya çalmak, defter ya da kitaplarını karalamak, eşyalarını izinsiz kullanmak fiziksel zorbalık örnekleridir. Akran zorbalığı örnekleri yalnızca fiziksel veya sözel olarak değil aynı zaman siber, cinsel ve eşya zorbalığı olarak da kendisini gösterebilir. Üstelik yaşadığımız dijital dönemde siber zorbalık çok yaygınlaşmaya başladı.

Çocuklar canlı yayın kamerası gibidir. Olayı olduğu gibi kaydeder ve kendini görüp öğrendiği davranışlara göre şekillendirir. Siz ne derseniz deyin çocuklar duyduklarını değil, gördüklerini öğrenir. Zorbalık da öğrenilen bir davranış şekli. Birbirinden güç alan çocuklar aralarına aldığı güçsüz gördükleri çocukları, top gibi oradan oraya atar ve bırakır. Bu güçlü ve zorba çocukların arasında ezilen çocuğun sesi iyice kısılır, görünmez olmayı ister. Her yerde görünmez olma davranışı sergiler ve biri onu fark etmesin diye nerdeyse nefes bile almaz. Bu durum kendinden daha güçsüz birini bulana kadar devam eder. Güçsüzlere karşı aynı zorbalığı sergileyen çocuk hiç “bunları ben de yaşadım, ben acılar çektim, bunu yapmamalıyım” diye düşünmez. Ya da düşünse de yapmamayı tercih etmez. Kendisinin acıyan yaralarını kapatmak için başka bir kurbanda yaralar açmak ister. Asıl acı olan şu ki bu şiddet döngüsü birbirini takip eder.

Zorbalık doğal bir süreç değildir, karakter güçlendirmesiyle ilgisi yoktur. Zorbalığa maruz kalan çocuk sosyal ve duygusal açıdan zarar görür. Çocuğun kendisini yalnız hissetmesine, özgüveninin sarsılmasına ve depresyon yaşamasına sebep olabilir. Akran zorbalığına maruz kalmanın intihara kadar varan sonuçları olabilmektedir.

Zorbalığı görmezden gelmek zorba davranışlarda bulunan kişiyi cesaretlendirir; zorbalık dozunu artırmasına neden olabilir.  

Zorbalığa maruz kalan çocukta görülebilecek davranışlardan bazıları; Sık gözyaşları veya öfke ile agresif ve mantıksız davranışlar, hasta hissetme ve okula gitmek istememe hali, açıklanamayan morluklar, kesikler veya çizikler, eksik eşyalar veya yırtık kıyafetlerle eve gelme, okul başarısının düşmesi…

O zaman “çocuk bunlar” diyerek geçiştirilen ve önemsenmeyen bu durum o çocuğun hayatının her anında, her adımında yer alır. Bilinçaltında birikenler herhangi bir olayda kara kutu gibi açılır ve gerçekler ortaya dökülür. Çocukken yaşananların izleri hayatımızın her anına yerleşir.  Bağırarak konuşmak, her an gardını alan tutum sergilemek aslında “beni duyun, beni görün” demenin vücut dili. Küçükken görülmeyen, dinlenilmeyen, konuşturulmayan çocuk yetişkin olduğunda her fırsatta kendini var etmek için bağıran ses tonunu kullanır.

Özellikle okullarda bu davranışları gösteren çocukları fark etmek ve sorunu tespit etmek öğretmenlerin sorumluğunda. Olay görüldüğü an müdahale edilmeli, konu hakkında çeşitli etkinlik ve çalışmalar ile empati duygusu geliştirilmeye çalışılmalıdır. Dinlemek, zorbalığa uğrayan çocuğun konuşmasına izin vermek, olayların kendi hatası olmadığını anlatmak, hangi aşamaların kullanılacağını açıklamak ve güvenli bir iletişim kurmak sorunun çözümünde en önemli aşamalardır. Tüm süreç rehberlik servisi üzerinden aileler dahil edilerek yürütülmelidir.

Şiddetsiz, eşit ve adaletli bir dünya mümkün. Sevgiyle kalın…