Memleket meselesi: Lütfü Savaş’ın adaylığı sadece Hatay’ı mı ilgilendiriyor?

Yayınlama: 06.02.2024
A+
A-

Şubat 2023 depreminin ardından geçen bir yılda, depremin meydana geldiği 04.17’de 81 ilde anma törenleri gerçekleşti. Toplumun geniş kesimlerinin, tıpkı geçen yıl olduğu gibi anma törenlerinde de en çok kulak kesildiği yer Hatay oldu. Hatay’ın bu kadar merak edilmesinin, takip edilmesinin nedenleri arasında depremde en çok hasar alan ve en çok kayıp veren kent olması öne çıkıyor. Kuşkusuz 31 Mart yerel seçimleri öncesinde bu anma töreninin başkaca anlamları da oldu.

CHP’nin Hatay Büyükşehir Belediyesi’ne yeniden aday gösterdiği Lütfü Savaş, korumaları olmadan yürüyemeyeceği törenden protestolar nedeniyle ayrılmak zorunda kaldı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da protesto edilenler arasındaydı. Ancak Lütfü Savaş’a parantez açmak gerekiyor. Zira Lütfü Savaş’ın adaylık meselesi Hatay sınırlarını aşmış ve Türkiye genelinde CHP’ye yönelen eleştirilerin lokomotifi oldu.

CHP, Hataylıların depremdeki kayıplarından sorumlu tuttuğu insanlar arasında yer alan Lütfü Savaş’ı yeniden aday gösterdiği günden beri tepkilerin odağında patinaj çekmeye başladı. Savaş’ın adaylığıyla ilgili CHP’nin lideri Özgür Özel tarafından yapılan açıklamalarda, Hatay’da yapılan anketlerde birinci çıkması savunuldu. Bu anketlerin kim tarafından nasıl yapıldığı şimdilik bir kenara dursun…

Sabaha karşı yapılan anma törenine Lütfü Savaş da katıldı. Binlerce depremzedenin olduğu törende, yas ve matem havası, bir anda Savaş’a yönelen öfkeyle bölündü. Görünen kadarıyla tepkiler ‘bir grup’ denilecek kadar lokal değildi. Öyle ki Ekrem İmamoğlu etrafında toplanan insanlar, “Lütfü Savaş’ı istemiyoruz” sloganları atarak tepkilerini ifade etti. Savaş’ın adaylığıyla ilgili CHP yeniden bir değerlendirme yapacaktır diye umuyorum. Yapmalıdır da…

Peki Lütfü Savaş’ın adaylığında ısrara devam edilirse ne olur? Adaylıkla ilgili sarih olmayan açıklamalar, depremin felakete dönüşmesindeki sorumluluk düşünüldüğünde; tepkilerin Hatay sınırlarından taşarak aralarında CHP tarafından kazanılma ihtimalinin olduğu Bursa gibi iller de oy kaybı yaşanır mı? Pekala olanaksız değil.

Yerel seçimler hükümetin açıklamalarına bakılırsa İstanbul eksenli ilerleyecekken ve ittifakların dağılmasıyla oluşan yeni dengelerin, CHP’yi İstanbul’da bıçak sırtı bir yarışa itmesiyle risklerden de kaçınılması gerekliliğini dayatıyor. Yerel seçimler her ne kadar o kentte oy kullanacak insanları ilgilendiriyor olsa da toplumsal gelişmeler, olaylar, felaketler sandık tercihlerini etkilemez mi? Herhalde bunun görünmemesi mümkün değil. En iyi ihtimalle CHP’yi kuşatmış bir kibirden söz edilebilir. Kötüsü ise ‘rağmen’ tercihi…

Ne kazandırır, ne kaybettirir hesaplarının yapıldığı bir seçim arefesinde muhalefetin, iktidara benzeşmesi kuşkusuz geniş halk kesimlerinde bir karamsarlığa ya da umutsuzluğa neden oluyor.

Hatay’a dönersek; yaraların kapanmadığı, kayıpların bulunmadığı, yalnız bırakılmışlar için başka bir seçenek zemininin oluştuğunu da konuşmak lazım gelir. Nedir o diye düşünmeden hemen söyleyeyim. Depremin ilk anından itibaren, kısıtlı gücüyle Hatay halkıyla tarihsel bir dayanışma örneği ortaya koyan devrimciler. Ana akım siyaset içerisinde çapları oy sayılarıyla ölçülen devrimciler, aşağılanıp küçümsense de Hatay halkının hafızasına mücadele ve dayanışma niyetleriyle kazındılar.

Hatırlayın, MHP’li olduğunu söyleyenlerin dahi bir umut olarak gördüğü devrimcileri, hatırlayın kamyonlarla kimsenin hatırlamadığı köylerle dayanışma gösterenleri… Örnekleri yazmaya devam etsek buraya sığdıramayız.

Devrimciler, böylesi köhnemişliğin, umursamazlığın, kibrin olduğu ortamda ortak bir adayla seçime gitse ne kaybeder? Belli ki bir talep de var. Kaybetse bile ne çok şey kazanır? Hatay’ın gösterdiği de göstereceği de tam olarak bu çizgidir. Karşılıksız, çıkarsız, birbirine yaslanarak, birbirinden güç alarak, hep birlikte Hatay’ı yeniden ayağa kaldırmak. Depremin hemen sonrası sergilenen dayanışmanın gösterdiği de budur. Acımadan, küçümsemeden adayarak, adanarak yol yürümek.