TMMOB Bursa İKK Sekreteri Şimşek: “Soğuksu ve Seymen’e dayatılan projeyi istemiyoruz”

TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu, Soğuksu ve Seymen mahalleleri sınırları içerisinde kalan TOKİ ve taşınmazların bulunduğu alanın devri ve plan değişikliklerine karşı basın toplantısı düzenledi.

TMMOB Bursa İKK Sekreteri Şimşek: “Soğuksu ve Seymen’e dayatılan projeyi istemiyoruz”
Yayınlama: 10.05.2024
A+
A-

Bursa’nın Kestel ilçesi’nde Soğuksu ve Seymen Mahallelerine yapılması planan yeni sanayi tesisine karşı TMMOB Bursa İKK Bursa Akademik Odalar’da basın açıklaması gerçekleştirdi.

Basın açıklamasına CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu katıldı.

Açıklamada konuşan TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Şirin Rodoplu Şimşek şöyle konuştu:

“Biliyorsunuz Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’ nın (Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü) 18.04.2024 tarih ve 9283549 sayılı yazılarına bağlı olarak İl Müdürlüğü ilan sayfasında 22.04.2024 tarihinde askıya çıkarılan Bursa ili, Kestel ilçesi, Soğuksu ve Seymen Mahalleleri, 1127 parsel ve çevresine hazırlanan 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği, 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planları kamuoyunun gündeminde önemli yer edindi. Elbette Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Bursa İl Koordinasyon Kurulu da konuyu gündemine taşıdı ve bu bağlamda ivedilikle hareket etti. Bileşenimiz olan Şehir Plancıları Odası, Mimarlar Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubeleri kendi görüşlerine bağlı olarak İl Müdürlüğü’ ne itirazlarını yaptılar. Bunun yanı sıra TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu olarak plan iptali için hukuki sürecin hazırlığı da yapılmaktadır.

İlk olarak değinmek istediğimiz konu ilgili plan değişiklikleri 23.11.2023 tarihinde askıya çıkarılmış, ardından Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü’nün 28.11.2023 tarih ve E-53276502-305.05-8069026 sayılı yazısı ile “…ancak askı sürecinin bu aşamada kesilmesine ihtiyaç duyulduğu ve askı sürecinin Valiliğimizce (Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü) kesildiğine dair tutanak, e plan otomasyon sisteminde sürecin sonlandırılması, Bakanlığımızca yeni işlem yapılıncaya kadar İmar planlarına ilişkin işlem yapılmaması” gerekçe gösterilerek askı süreci durdurulmuştur. Bu güne kadar hiç şahit olmadığımız bu olay bile sürecin nasıl yürütüldüğüne dair bizlere gerçekleri göstermektedir. Seçim sürecine girildiği dönemde kamuoyu baskısından çekinilerek mi süreç durduruldu? Kamuoyunun bu konuyla ilgili de aydınlatılması gereklidir.

SÖZ KONUSU 1/100.000 ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI DEĞİŞİKLİĞİ, 1/5.000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI VE 1/1.000 ÖLÇEKLİ UYGULAMA İMAR PLANI; HUKUKİ DAYANAKTAN YOKSUNDUR

Yönetmelikte çevre düzeni plan değişikliğini olanaklı kılan kamu yatırımı olma, çevrenin korunması, çevre kirliliğinin önlenmesi, planın uygulanmasında karşılaşılan güçlüklerin ve maddi hataların giderilmesi, değişen verilere bağlı olarak planın güncellenmesi gibi şartlardan hiçbirisini taşımamaktadır. Yatırım kamu yatırımı değil özel teşebbüs yatırımıdır. Burada Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’ nın rolü özel teşebbüs adına kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesinden ibarettir. Çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesine yönelik yatırımlar altyapı yatırımları iken plan konusu sanayi amaçlı bölge oluşturulmasından ibarettir. Planın uygulanmasına karşılaşılan bir zorluktan plan gerekçesinde bahsedilmemektedir. Planın güncellenmesini gerekli kılacak herhangi bir teknik veri sunulmamaktadır. Çevre düzeni plan değişikliği bu temel gerekçesiz yapısı ile çevre düzeni plan değişikliğini dayanak alan alt ölçek nazım ve uygulama imar planlarını da gerekçesiz kılmaktadır.

İtiraza konu bölgede mülk sahibi kooperatifin bölgeyi sanayi amaçlı kullanmak istiyor olması plan veya plan değişikliğine bir gerekçe olarak gösterilemez. Ayrıca, plan ve plan değişiklikleri için ifade edilen bu gerekçe, Yönetmeliğin şart koştuğu kamu yararı ilkesi ile de çelişerek mülk sahiplerinin yararını kamunun yararının önünde tutmaktadır.

Yerli ve milli sanayi tiplerinin geliştirilmesine vurgu yapılmakta ise de alanda yer alacak sanayi tiplerini yerli ve milli kılan hangi özelliklere sahip olacakları, bu yönde yatırım potansiyeli bulunup bulunmadığı, yatırımcı firmaların kapasite ve üretim uzmanlaşmalarının neler olduğu, üretimin ihraç hedefinin hangi sektörler için ne kadar olacağı gibi oldukça temel göstergeler hakkında hiçbir ifade bulunmadığından, bu yönde anılan gerekçenin Yönetmelikte anılan teknik ve nesnel olma şartlarını taşımadığı açıktır. Herhangi bir araştırma ve analize dayandırılmamış gerekçelerin mevzuata uygun olması mümkün değildir.

*YÜRÜRLÜKTEKİ ÇEVRE DÜZENİ PLANININ GENEL İLKE VE HEDEFLERİNE, PLAN BÜTÜNLÜĞÜNE VE SÜREKLİLİĞİNE AYKIRIDIR!

İtiraza konu planlar, plan açıklama raporlarında yer alan DSİ 1.Bölge Müdürlüğü’nün görüş yazısında da belirtildiği üzere bölge Boğazköy Barajı Sulama Sahası içinde kalmaktadır. Ayrıca bölgenin 56 hektarı özel ürün arazisi ve dikili tarım arazidir. Bursa Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nün görüşünden bölgede zeytinliklerin olduğu anlaşılmaktadır. Yürürlükteki Çevre Düzeni Planı hükümlerine göre belirtilen bu içerikteki alanların tamamın korunması gereklidir. Kaybedilmesi durumunda bir daha kazanılması mümkün olmayan tarım topraklarının korunmasına yönelik olarak çevre düzeni planının ortaya koyduğu korumacı yaklaşımın bir yansımasını ifade eden ilgili hükümler doğrultusunda mevcut tarım arazilerinde öncelikli eğilimin bu arazilerin tarımsal üretimde değerlendirilmesi gerekmektedir. İtiraza konu planların tarım alanlarını sanayi amaçlı kullanıma konu ederek ilgili plan hükmüne aykırı karar getirdiği ortadadır.

Yürürlükteki çevre düzeni plan hükümleri ‘Planlama bölgeleri dışında yer alacak öneri sanayi bölgeleri, organize ya da ihtisas sanayi bölgeleri şeklinde kurulacaktır. Bu alanların yer seçimi Bilim, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın uygun görüşü ile ilgili kurum ve kuruluş görüşleri doğrultusunda sonuçlandırılır” denmektedir. İtiraza konu planlara ait açıklama raporlarında, planlara yönelik Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan edinilmiş herhangi bir görüşe yer verilmemiş olup bu durum çevre düzeni plan hükümleri ile aykırılık teşkil etmektedir.

İLGİLİ TÜM KURUM VE KURULUŞLARIN GÖRÜŞLERİNE YER VERİLMEMİŞ VEYA GÖRÜŞ DİKKATE ALINMAMIŞTIR!

İtiraza konu plan değişikliği ve planların açıklama raporlarında BOTAŞ, DSİ 1. Bölge Müdürlüğü, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü görüşleri dışında hiçbir kurumun görüşlerine yer verilmemiştir. Ayrıca varlığına vurgu yapılan Toprak Koruma Kurulu görüşü 3 yıl 10 ay önce 21.06.2018 tarihinde gündeme alınmış, görüşülmüş ve eğim bölümünde daha fazla olacağı ve belirlenmesi gerektiği açıklanan mutlak tarım arazileri ve özel ürün arazilerinin varlığı ve diğer tarım alanları üzerine yaratacağı olumsuz etkiler nedeniyle ZMO ve TEMA üyelerinin olumsuz görüş bildirmesi üzerine oy çokluğu ile kabul edilmiştir. Tarım Arazilerin Korunması, Kullanılması ve Planlanmasına Dair 09.05.2023 tarihli Genelgeye göre bu görüş de süre itibariyle geçerliliğini yitirmiştir. Yine Nazım ve uygulama plan ölçeğinde, öncesinde planı bulunmayan yaklaşık 300 hektar büyüklüğünde sanayi amaçlı kullanıma konu  edilen bir sahada yatırımcı tüm kurum ve kuruluşların, özellikle de çevre düzeni planı düzeyinde plan yapmaya yetkili Bursa Büyükşehir Belediyesinin görüşlerine plan açıklama raporlarında yer verilmemiştir.

ŞEHİRCİLİK İLKE VE ESASLARINA AYKIRIDIR!

İtiraza konu planlar ile ortaya konan sanayi türlerinin kent için gereklilik seviyesi ortaya konmamış, yer seçiminin hangi kriterler esas alınarak belirlendiği ifade edilmemiş, bölgede oluşturulması hedeflenen sanayi alanının bölgenin kentleşme eğilimlerine ve nüfus hareketlerine etkileri değerlendirilmemiş, sanayi tesislerinin ihtiyaç duyacağı ulaşım, altyapı ve lojistik ihtiyaçların nasıl karşılanacağı plan kararlarına yansıtılmamıştır.

Planlama sahası kentin diğer bölgelerinden tamamen izole ve ilişkisiz bir mekan kurgusu içerisindedir. Karayolu bağlantı düzeyi yetersizdir. Diğer ulaşım modları ihtiyacı ve bu ihtiyacın doğal eşikler dikkate alındığında karşılanabilip karşılanamayacağı ortaya konmamıştır. Önerilen sanayi bölgesinin il bütününe getireceği ilave nüfusun ne olacağı, kentin bu ilave nüfus hareketini karşılamada yeterli olup olmadığı konusunda hiçbir değerlendirmeye yer verilmemiştir.

Bugüne kadar il bütününü kapsayan planlama faaliyetlerinin ortaya koyduğu tüm analizler, Bursa ilinin mevcut sanayi bölgeleri dışında yeni bir sanayi bölgesini, mevcut eşikleri, yerleşim alanları dağılımı ve ulaşım kapasitesi yönünden kaldırmakta yetersiz kalacağını; böyle bir sanayi bölgesinin doğal koruma alanları üzerindeki yapılaşma baskısını ciddi manada artıracağını ortaya koymaktadır. İtiraza konu planın iddiası çarpık kentleşmenin önüne geçmek iken, planın önerdiği sanayi alanlarının bölge çevresinde plansız yapılaşma içinde saçaklanmaya sebebiyet verecek olması ironik bir durumdur.

Planlama sürecinde doğal kaynakların korunumu, iklim değişikliğinin getirdiği olumsuz etkilerin en aza indirgenmesi gibi ülkesel düzeyde ele alınan hedefler dikkate alınmamıştır. Kent bütünü ölçeğinde tüm kullanım türlerinin doğal kaynaklar ve iklimsel değişikliklere olan etkilerinin yansıtıldığı eylem planlarının belirlediği hedefler ile taban tabana zıt; bu hedefleri yok sayan bir planlama anlayışı sergilenmektedir. Planlama sürecinde işletilmesi gereken Stratejik Çevresel Etki Değerlendirme süreci yürütülmemiştir.

Tüm bu temel tutarsızlıklar bir yana, bölgenin sanayi amaçlı kullanılmasını gerekli ve olanaklı kılan bilimsel verilerin bir şekilde ortaya konacağını varsayacağımız hayali bir durumda dahi, alt ölçek planlarda belirlenen yapılaşma tür, form ve koşullarında da belirgin aykırılıklar vardır: Plan açıklama raporunda bölgede yer alacak sanayi türleri, hava-uzay araçları ve ilgili ekipmanların üretimi, silah ve mühimmat üretimi, motorlu kara taşıtı, römork ve yarı-römork üretimi, elektronik ve optik ürünlerin üretimine yönelik tesisler olarak tanımlanmaktadır. Öte yandan plan hükümlerinde sanayi alanlarında anılan bu türler dışında bir sanayi türünün yer almasını olanaksız kılacak herhangi bir kısıtlama yoktur.

3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca yapılan nazım ve uygulama imar planlarında böyle bir kısıtlamanın tanımlanması da esasında mümkün değildir. İtiraza konu planlar bir ihtisaslaşma hedefi belirtmekte ise de izlenen plan onama süreci bu ihtisaslaşmayı sağlayabilecek niteliğe sahip değildir. Bu sebeple ülkemizde ihtisaslaşmış sanayi türleri Organize Sanayi Bölgelerinde yer seçmekte; yer seçimi, planlama ve tahsis süreçleri de 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun sağladığı mevzuat araçları ile sağlanmaktadır. Bölgede yer alacak sanayi tesislerinin neler olacağı tamamen mülk sahibi kooperatifin insiyatifine bırakılmakta, mevzuatla tanımlı bir kısıtlama getirilmemekte veya getirilememektedir.

Planlama sahasının büyük çoğunlukla % 10 – 20 arası eğime sahip olduğu görülmektedir. Büyük ölçekli sanayi tesislerinin yer alması hedeflenen bölgede yapılaşmanın sağlanabilmesi için topoğrafyaya çok ciddi müdahalelerde bulunulması gerekeceği açıktır. Onaylı jeolojik etüt raporunda belirlenen yapılaşma önlemlerinin uygulamada olması gerektiği gibi yansıtılması da hem bölgenin doğal topoğrafyası ile uyumsuz hem de altyapı maliyetleri çok yüksek bir yapılaşmanın ortaya çıkmasına sebebiyet verecektir.

TOKİ KENTİMİZE ZARAR VERMEKTEN ARTIK VAZGEÇMELİDİR!

Biz her zaman Bursa’nın Bursa’dan yönetilmesi gerektiği söylüyoruz. Ankara’dan Bakanlıklar eliyle tepeden inme yapılan müdahaleler kentimize zararlar vermektedir. TOKİ maalesef bu işlerin bir aracı olarak kullanılmaktadır. TOKİ eliyle yapılan Doğanbey konutlarının durumu ortadadır. Kentimizde daha önce Kestel ilçesi sınırlarında TOKİ tarafından benzer bir model ile BESOB Küçük Sanayi Sitesi oluşturulmaya çalışılmış ancak günümüzde proje atıl durumda kalmış, çözümsüzlük yaşanmaya devam etmektedir. Bursa İli, 1.derece deprem bölgesidir. Büyük Marmara Depreminden en çok etkilenmesi beklenen illerden birisidir. Kentimizin mevcut yapı stoğunun büyük bölümü fenni hizmet almamış yapılardan oluşmaktadır. Kentimiz için riskli yapı stoğunun dönüştürülmesi en büyük önceliklerdendir. Bu dönüşümün sağlanması için yeterli rezerv alanı bulunmamaktadır. Kent içinde ve kente yakın bölgelerde kamuya ait arazi azlığı söz konusudur. Bu kapsamda TOKİ’nin kentimizde önceliğinin riskli yapı stoğunun dönüştürülmesi olması ve bu yönde belediyelerle işbirliği halinde olması gereklidir. Ancak TOKİ kentimizdeki yanlış sanayi yatırımlarının bir aracı olarak kullanılmaktadır. TOKİ’nin kentimize yarar sağlayacak, kentin mekânsal ve stratejik planları ile uyumlu, dönüşüme katkı sağlayacak yatırımları yapması en büyük temennimizdir.

Bugün Bursa’ da Gemlik, Gürsü, İnegöl, İznik, Karacabey, Kestel, Mudanya, Mustafakemalpaşa, Nilüfer, Orhangazi, Osmangazi, Yenişehir, Yıldırım İlçelerine dağılmış, faaliyette ve alt yapı çalışmaları devam eden 52 Sanayi Bölgesi (17 ADET Organize Sanayi Bölgesi, 3 adet Özel Endüstri Bölgesi, 8 adet Sanayi Bölgesi ve 24 Adet Küçük Sanayi Sitesi) bulunmaktadır. Bugün OSB’ lerin Sanayi Parseli Doluluk Oranı Ortalaması % 90,2 iken bilinen Sanayi Parseli Üretim Doluluk Oranı ortalaması ise % 44,64 düzeyinde, Sanayi Bölgelerinin Doluluk Oranı ortalaması ise % 63,66 ve faal Küçük Sanayi Sitelerinin doluluk oranı %81,85 oranında kalmaktadır. İtiraza konu 330 Hektarlık planlama alanına yakın 120 Hektarlık İnegöl Yenice OSB Alanı doluluk orani %60, 80 Hektarlık Yenişehir Sanayi Alanı doluluk orani %20, 250 Hektarlık İnegöl Hamzabey karma OSB de ise kamulaştırmalar devam ediyor.

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yeni hazırlanan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı çalışmaları ile eşgüdümlü olarak üniversite işbirliği ile sektörel analizi ve bu kapsamda Bursa il bütününe yönelik “İmalat Sanayi ve Lojistik Sektör Analizi & Mekansal Organizasyon Modeli Projesi” çalışmaları devam etmektedir. Bu bağlamda kent içinde kalmış organize nitelikte olmayan üretim tesislerinin kent dışına çıkarılması yönünde kapsamlı fizibilite, analiz çalışması yapılması amaçlanmaktadır. Bu çalışma ve sonuçları beklenmeden 332 hektar büyüklüğünde bir alanın sanayiye açılması doğru değildir.

Ayrıca Bursa kent merkezi ve yakın çevresinde mülkiyeti kamuya ait arazi sayısı oldukça kısıtlıdır. Kent içinde kalmış imalathanelerin desantralize edilmesi, kentsel dönüşüm için rezerv alan olarak kullanılması için kamu arazisi bulunmakta zorluk çekilirken 260 hektar arazinin hangi gerekçelerle bu kooperatife devredildiği, kooperatifin bu alanları nasıl değerlendireceği, satış olup olmayacağı vb konularda herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Bu denli büyük bir arazi kamu elinde kalıp belediyelere devredilerek yukarıda belirttiğimiz kent içinde kalmış imalathanelerin desantralize edilmesi çalışmasında değerlendirilmesi kamu yararı açısından daha faydalı olacaktır.

Yukarıda ifade edilen tüm açıklamalarımız ışığında kamu yararı amacı gütmediği, sanayi yatırımcısına ucuz arsa temini dışında bir hedefi bulunmadığı açık olan Bursa İli, Kestel İlçesi, Soğuksu ve Seymen Mahalleri’ nde yapılmak istenen ve BURSA’ YA DAYATILAN BU PLANI İSTEMİYORUZ!