Kendi ilkelerine göre Tek Adam rejiminin sonra ermesi için oy verebilecekleri tek adayın Kılıçdaroğlu olduğunu söyleyen TKP Bursa Milletvekili Adayı Gülsev Dirik, “Kılıçdaroğlu dürüst ve vicdanlı bir insan tamam ama bugün diyor ki ‘NATO’yla daha iyi ilişkiler kuracağız’. Bu bizim çizgimizin tam tersinde bir söylem. Biz NATO ve emperyalizme karşıyız. Bunlara rağmen Erdoğan’ın gitmesi için oy veriyoruz, Kılıçdaroğlu’nu desteklediğimiz için değil.” dedi.
Zehra Değirmenci
14 Mayıs’ta gerçekleşecek seçimlere 2 gün kaldı. Türkiye Komünist Partisi de (TKP), seçimlere “Bir oy Erdoğan Gitsin diye, bir oy TKP’ye” sloganıyla girme kararı aldı. Yani Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu’nu destekleyecek olan parti, Milletvekili Genel Seçimleri’ne ise kendi adaylarıyla giriyor. TKP’nin aday çıkardığı illerden birisi de Bursa oldu.
TKP’nin 1. Bölge milletvekili adayları arasında 1997 yılından beri parti üyesi olan 49 yaşındaki emekli hemşire Gülsev Dirik de bulunuyor. Dirik’le partinin Bursa’daki çalışmaları ve 14 Mayıs’tan sonraki sürece dair konuştuk.
Dirik, seçim kampanyası için ana çalışmalarının pazar yerleri ve mahallelerde bildiriler dağıtarak, halkla diyalog kurarak ve Semt Evleri’nde yapılan buluşmalarla yürüdüğünü söyledi. Çalışmalar yalnızca şehir merkezlerinde değil, ilçelerde de benzer şekilde devam ediyor. Seçim çalışmalarında herhangi bir tepkiyle karşılaşmadıklarını da söyleyen Dirik mahallelerde açılan Semt Evleri ve deprem sürecinde partinin deprem bölgesinde yaptığı çalışmaların toplum tarafından görünür olmasının bunda payı olduğunu ifade etti.
TKP’nin baraj sistemi nedeniyle Meclis’e vekil gönderme olasılığı yok. Bunu “Sonuçta kapitalist bir ülkede yaşıyoruz, adil bir yarış yok.” sözleriyle açıklıyor Dirik. Ancak alacakları her oyu, ulaşabildikleri insanları görmek için çok kıymetli bulduklarını da ekliyor Dirik.
Yıllardır her seçime kendi adayları ile giren ve düzen partileriyle yan yana durmayan TKP bu kez “Erdoğan gitsin diye” sloganıyla Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı aldı. Partililerin bu karara karşı tepkilerini sorduğumuz Dirik, “Ben partide Kılıçdaroğlunu desteklemeye dair olumsuz bir tavır görmedim. Kendi açımdan da bunun olumsuz bir şey olduğunu düşünmedim.” dedi. 21 yıldır süren Tek Adam rejiminin bir kez daha sandıktan zaferle çıkma ihtimalini hatırlatan Dirik, “Eğer kendi ilkelerimize göre yapmamız gereken şeyler varsa bu Tek Adam rejiminin gitmesi gerekiyor. Bunun gitmesi için de bizim orada oy verebileceğimiz tek kişi Kılıçdaroğlu. Kaçınılmaz bir sonuçtu.” şeklinde konuştu.
Parti Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı alsa da bazı konularda eleştirilerini de açıkça söylüyor. Dirik bunu şu sözlerle açıkladı:
“Kılıçdaroğlu dürüst ve vicdanlı bir insan tamam ama bugün diyor ki ‘NATO’yla daha iyi ilişkiler kuracağız’. Bu bizim çizgimizin tam tersinde bir söylem. Biz NATO ve emperyalizme karşıyız. Bunlara rağmen Erdoğan’ın gitmesi için oy veriyoruz, Kılıçdaroğlu’nu desteklediğimiz için değil.”
14 Mayıs’ta Türkiye’nin kaderinin belirleneceği bir seçim yaşanacak. Millet İttifakı’nın seçimden zaferle ayrılması ihtimalinde beklentilerini sorduğumuz Dirik, “Yeni kurulacak iktidardan beklentimiz en başta edil bir düzen kurması. Ama bir yandan da ‘patronlarla yolumuza devam edeceğiz’ diyorlar. Yani bu sömürü düzeninin devam edeceği anlamına geliyor. Biz bunun tam tersini söylüyoruz. Patronlar olduğu sürece sömürü devam edecek.” ifadelerini kullandı.
“NATO ÜSLERİ VE TARİKAT YURTLARI KAPATILMALI”
Bu zamana kadar iktidarların tercihini işçi sınıfı değil de patronlardan yana kullandığını altını çizen Dirik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çünkü ikisi arasında birbirlerine muhtaç olma durumu var. Millet İttifakı da patronlarla uzlaşma ve dışarıdan para getirme söylemlerini ortaya koyuyor. Bu şekilde ülke iyiye doğru gitmez. Biz bağımsızlıktan, egemenlikten yanayız. Şu an NATO ve Amerikan üslerinin olması bağımsız olmadığımızın göstergesi. Yani bağımsız değiliz, ülkeyi biz yönetmiyoruz. Her şeyde dışa bağımlıyız. Bağımsız olmamız için bu üslerin kapatılması lazım. Laik vurgusu yapıyoruz. Ama bugün baktığınızda cemaatlerin ve tarikatların hakimiyetini görüyoruz. Bunların bir yararı olmadığı gibi zararları da var. Din sömürüsüyle para kazanıyorlar, istismar vakaları ortaya çıktı. Bir iş yapmıyorlar, para kazanıyorlar. Bu değirmenin suyu da iktidarlardan geliyor. Biz bu tarikat ve cemaat yurtlarının, kurslarının kapatılmasını istiyoruz. Millet İttifakı iktidarından da bu konuda net bir tavır istiyoruz.”