İtalya’nın Corriere della Sera gazetesinde Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin yayınlanan başyazıda, “Basın susturulmuşken, muhalifler hapisteyken yapılan seçimler özgür değildir” görüşüne yer verildi.
İkinci turu dün yapılan ve resmi olmayan sonuçlara göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kazandığı Cumhurbaşkanı seçimi İtalya ve Belçika basınına da yansıdı.
BBC Türkçe’den Övgü Pınar’ın haberine göre, ülkenin en büyük gazetelerinden Corriere della Sera, seçim haberini baş sayfasından, “Türkiye yine Erdoğan’ı seçti: 5 yıl daha” başlığıyla verdi. Ana haberin altındaki başyazıda ise “Sınırsız güç (ve kusurları)” başlığı kullanıldı. Erdoğan’ın yeniden seçilme nedenlerinin analiz edildiği başyazıda, ülkedeki sorunlara işaret edilerek, “Neden yirmi yılı aşkın bir süredir iktidarda olan Recep Tayyip Erdoğan, muzaffer bir şekilde değil de az farkla da olsa, bilmem kaçıncı kez yeniden seçildi?” diye soruldu.
Erdoğan’ın ‘yazarları, generalleri, gazetecileri, blog yazarlarını hapse attığını, modern Türkiye’nin üzerine inşa edildiği laikliği adım adım boğmaya çalıştığını’ yazan Corriere della Sera, Erdoğan’a işaret ederek, “Büyük şehirleri karşısına aldı… Deprem faciasını kötü yönetti. Avrupa Birliği’ne girmeyi başaramadı, hatta birçok tercihiyle kendisini Batı’nın dışında konumlandırdı. Türkiye’de artık dramatik seviyelere ulaşan enflasyonu kontrol altına alamadı, öyle ki bir araba almak bile zorlaştı… O zaman neden? Neden yirmi yılı aşkın bir süredir iktidarda olan Recep Tayyip Erdoğan, muzaffer bir şekilde değil de az farkla da olsa, bilmem kaçıncı kez yeniden seçildi?” ifadelerini kullandı.
Gazetenin başyazısında, “Açık olalım: Basın susturulmuş ve muhalifler hapisteyken yapılan seçimler gerçek anlamda özgür değildir” diyen yazar Aldo Cazzullo, “Erdoğan demokratik bir liderden ziyade bir otokrat olarak kabul edilebilir” görüşüne yer verdi.
Seçim sonucunun ‘Türklerin çoğunluğunun anlama ve isteme yeteneğinden yoksun olduğu anlamına gelmediğini’ ifade eden yazar, “Barışta ve savaşta acımasızlık derecesinde zorlu, yılmaz ve cesur bir halk varsa, o da Türk halkıdır” dedi. Cazzullo, Türkiye’de milliyetçiliğin diğer ülkelere göre daha güçlü olduğunu da savunarak bunun sebebinin ‘coğrafya ve tarihte yazılı olduğunu’ yazdığını, Erdoğan’ın ‘son 20 yılda, başta ateşli Müslümanlar olmak üzere pek çok insana, ülkelerinin yeniden önem kazandığını hissettirdiğini’ kaydetti.
La Repubblica gazetesi ise seçim sonuçlarına ilişkin ana haberinin başlığında “Erdoğan yine kazandı ‘Türkiye yüzyılı’, Ve LGBTQ haklarına saldırdı’’ diye yazdı. Gazetedeki bir yorum yazısında da liradaki değer kaybı, enflasyon, Şubat ayındaki depremler, ‘Türk askerlerinin Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın çeşitli bölgelerinde sonuçları belirsiz operasyonlara’ yollanması sıralandıktan sonra, “Üstüne, Erdoğan bir de muhalefeti ‘LGBT partileri’ diye damgaladı. Bizde olsa, böyle bir başarısızlık siciliyle ortaya çıkan ve nüfusun bir kesimiyle cinsel eğilimleri nedeniyle utanmadan alay eden bir adayın başarılı olması pek mümkün olmazdı. Türkiye’de ise oldu. Neden mi? Tarih, zihniyet ve kültür meselesi” denildi.
Lucio Caracciolo imzalı yazıda, 100’üncü yılını kutlamaya hazırlanan cumhuriyette şu anda, “(Kılıçdaroğlu’nun seçmenlerinin birçoğu da dahil) nüfusun büyük bir kısmının şan özlemlerini yücelten bir emperyal genişleme mevsimi yaşandığı’ vurgulandı.
La Stampa ise baş sayfasında ‘Sultan yeniden tahtta’ başlığını attı. Gazete, ‘Erdoğan kazandı ama umduğu gibi büyük bir zafer elde edemedi” dedi; muhalefetin ise yalnızca ‘fotoğraflarda birlik içinde göründüğünü, gerçekte içeriden parçalanmış halde olduğunu’ savundu. Erdoğan’ın konuşmasında LGBTQ topluluğuna saldırdığını vurgulayan La Stampa, bunun Erdoğan’ın gelecek 5 yıllık iktidar dönemi için bir ön tadım teşkil ettiğini belirtti.
Muhalefetin endişe ettiği daha da ‘teokratik’ bir gidişatın olası olduğunu yazan gazete, şöyle devam etti: “Bu Doğu’dan gelen bir siyasi formül: Sosyal muhafazakarlık; muhalefetin bastırılması; liberal ya da daha doğrusu liberalist ama sadece müttefiklerin, akrabaların ve dostların hizmetinde bir ekonomi; Avrupa’dan ve hatta gelişmekte olan Asya’dan daha düşük fiyatlarla küresel pazarda ilerlemek için ücretlerin bastırılması ve ardından yoksul kitlelere büyüklük umudu vermek ve rızayı garanti altına almak için askeri maceralar…”
La Stampa, dünkü seçim sonucunun ‘hâlâ laik olan’, Avrupa’ya yakın, seyahat etmek isteyen ülkenin yaklaşık yarısı için büyük bir hayal kırıklığı olduğunu belirttikten sonra ise şöyle dedi: “Ama 100 yıllık laik gelenek, otoriter bile olsa, bir jenerasyonda yok edilemez.”
BBC Türkçe’den Yusuf Özkan’ın haberine göre, seçimler Belçika basınına da yansıdı. Belçika’da Flamanca yayın yapan kamu yayıncısı VRT, “Erdoğan Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandı. Rakibi Kılıçdaroğlu zor bir gelecek öngörüyor” manşetini kullandı.
VRT, sonuçların ardından, ”Uluslararası çapta övülen reformcu mutlak hükümdara dönüşüyor: Recep Tayyip Erdoğan 20 yılda tüm gücü ele geçirdi” başlığıyla bir portre yayınladı. Haberde, Türkiye henüz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a veda etmiyor. 20 yıldır iktidarda. O 20 yılda Erdoğan, uluslararası üne sahip bir reformcudan gerçek bir otokrat haline geldi. 2016’daki başarısız darbeden sonra neredeyse tüm gücü kendisine aldı” denildi.
Erdoğan’ın ‘Türkiye’nin laik karakterine çok kez meydan okuduğunu’ belirten VRT’ye göre, Cumhurbaşkanı’nın otoriter yönetim tarzı giderek daha belirgin hale geldi. Haberde, şunlara yer verildi: “Medyayı büyük ölçüde devlet kontrolüne aldı, gazeteciler hapse atıldı ve sosyal medyaya sıkı denetimler getirdi. Ayrıca Kürt azınlığa yönelik baskıyı artırdı.”