30 Temmuz’da TBMM’de kabul edilerek yasalaşan ve 2 Ağustos’ta yürürlüğe giren “Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, sokak hayvanlarının barınaklara toplanmasını öngörüyor. Yasada her ne kadar sağlıklı hayvanların öldürüleceğine dair ifade bulunmasa da Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Melike Baysal, barınakların mevcut koşulları gereği sağlıklı veya sağlıksız hayvanların öldürülmeden barınaklarda alan açılamayacağını söylüyor.
Zehra Değirmenci
30 Temmuz’da TBMM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada kabul edilen ve yasalaşan 17 maddelik “160 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, Resmi Gazete’de yayımlandı. Bu kanun, 2 Ağustos’tan itibaren yürürlüğe girdi.
Kamuoyunda büyük tepkilere neden olan değişiklik beraberinde sürecin nasıl ilerleyebileceğine dair soru işaretlerini de beraberinde getirdi.
Hayvanları Koruma Kanunu’na göre bakıma ihtiyacı olan ya da kısırlaştırılması gereken sokak hayvanları, tedavisi tamamlandıktan sonra alındığı sokağa geri bırakılıyordu. Ancak yeni yasayla birlikte “topla, aşıla ve kısırlaştır, yerine bırak” uygulaması, yerini sokaktaki bütün köpeklerin barınaklara toplanarak sahiplendirilinceye kadar burada kalmasına hükmediyor.
Yasada her ne kadar “ötanazi” kelimesi kaldırılsa da meslek odaları ve hayvanseverler fiili olarak hayvan katliamlarının yaşanacağı endişesini taşıyor. Konuya dair BursaTanık’a konuşan Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Melike Baysal da aynı görüşe sahip.
31 Aralık 2028’e kadar belediyelere bakımevlerini tamamlaması için verilen zamanı değerlendiren Baysal, birçok insanın bu tarihe kadar kanunun nispeten kademeli ilerleyeceğini düşünmelerine karşın kanunun 2 Ağustos itibariyle geçerli olduğunu altını çiziyor.
Baysal, 5199 sayılı kanunun belediyeler verdiği görev gereği sokak hayvanlarının kısırlaştırılıp, aşılanıp, mikroçiple kimliklendirilme sürecinin, yeni değişiklikle beraber köpeklerin alındıkları yere geri bırakılmasının artık mümkün olmaması nedeniyle sekteye uğrayacağı görüşünde.
Kanunun genel gerekçelerinde Türkiye’de toplamda 105 bin kapasiteli 355 barınak olduğu belirtiliyor. Türkiye’de sokak hayvanları için bahsedilen toplam rakam ise 4 milyon olarak bildiriliyor.
Baysal, kanunun çok kısa bir sürede görüşülüp Resmi Gazete’de yayınlanması nedeniyle hiçbir belediyenin hazırlık yapamadığını altını çiziyor ve ekliyor: “Dolayısıyla bugünden itibaren belediyeye alınan her köpek artık belediyenin sınırları içinde kalacak. Yani belediyenin köpeklerin rehabilitasyon alanları, barınakları, her ne dersek adına orada kalacak. Dolayısıyla belediyelerin böyle bir kapasitesi de yok. Bahsettiğimiz muğlak, belirsiz ifadeler, bahsettiğimiz ‘eğer bu kanun teklifi -o zaman kanun teklifiydi- kanunlaşırsa çok sıkıntılı zamanlar yaşanacak’ dediğimiz günler bugünlerdi. Bu soruların cevabının ne biz ne belediyeler şu an veremiyor.”
Kanun teklifi Meclis’ten geçmeden önce içerisinde yer alan ötanazi kelimesi toplumda büyük tepkiyle karşılanmıştı. Komisyonda ötanazi kelimesi kaldırılarak, 5996 sayılı kanuna atıf yapıldı. Ancak Baysal, atıf yapılan kanunun zaten ötanaziyi tariflediğini vurguluyor. Yani veteriner hekimin sağlıksız, iyileşmesi mümkün olmayan hayvanlar için uygulayabileceği uyutma işlemi yine ötanazi adı altında tekrar oraya konmuş oldu.
Yasada belirtilen ‘saldırgan’ ibaresine değinen Baysal, şu noktayı vurguluyor:
“Bir kere saldırgan olan ibaresi kondu. Saldırganlık insanda da hayvanda da kavram tarif edilirken anlık ortaya çıkabilen davranışlar da olabilir. Yani bir köpek açken, bebekleri varken, alanını koruyorken dışarıdan bir müdahaleye havlamayla ya da koşarak üstüne atlama ya da farklı şekillerde ısırma da olabilir davranış gösterebilir. Dolayısıyla saldırganlık karşıdan bakarak koyabileceğimiz bir davranış tespiti değildir. Burada tabii böyle bir muğlak ifade var. Ama diyelim ki gerçekten böyle bir durum var. Barınaklara aldığında veteriner hekimler tarafından sağlıklı olmayan hayvanlara ötanazi uygulanacak deniyor ve sanki gerçekten böyle olacakmış gibi bir hava yaratılıyor ama biraz önce bahsettiğim gibi barınakların kapasiteleri çok yetersiz. Toplanan hayvanlar bir süre sonra her barınağın kapasitesi dolduğunda ne olacak? Burada barınağa alınan hayvanların sağlıklı ya da sağlıksız öldürülerek içerideki kapasitenin arttırılmasından başka yapılabilecek bir şey var mı? Dolayısıyla bir barınağın kapasitesi var. O dolduktan sonra oradan köpek çıkarmadan yerine yenilerini alamazsınız. Türkiye’de hem mülkiyet kanunu hem ekonomik koşullar hem de bu kadar sayıdaki köpeğin bir anda sahiplendirilmesi mümkün olmadığına göre sağlıklı hayvanların öldürülmesi dışında barınakların boşaltılması için başka bir alternatif var mı? Soru bu.”
Kanun teklifi hazırlanırken veteriner hekimlerden görüş alınmaması, meslek odaları tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Meclis’ten alınan onay sonrası bundan sonraki sürecin veteriner hekimler kontrolünde ilerleyeceği vurgulanıyor. Baysal, “Bugüne kadar veteriner hekim hiç dillendirilmedi. Fakat iş bu noktaya geldiğinde yasal olarak tüm dünyada hayvanlarla ilgili tüm konularda kararları veteriner hekimler verdiği için veteriner hekim kontrolünde öldürülecek demek bu kanunu yazanların, imzalayanların, oylayanların bundan sonra da bilerek ve isteyerek uygulayacak olanların kaçış yoludur. Ben bir meslek örgütü yöneticisi olarak hiçbir şekilde bunu kabul etmiyorum.” sözleriyle duruma tepki gösteriyor.
Gelinen noktada belediyelerin sokak hayvanlarını öldürmeden süreci nasıl yönetecekleri merak konusu. Özellikle CHP’li belediye başkanları sokak hayvanları için aşılama ve kısırlaştırma işlemlerini yapıp, öldürmeyecekleri konusunda sık sık görüş bildiriyorlar.
Baysal, 2018 yılında sahipsiz hayvan popülasyonunun arttığı, belediyelerin denetlenmediği, Bursa genelinde çok az belediyede barınak olduğu, Veteriner İşleri Müdürlüğü olmadığı ya da yetersiz olduğu, veteriner hekim istihdamının yetersiz olduğu konularında yaptığı basın açıklamasının tekrar altını çizerek şunları söylüyor:
“Aradan bu kadar yıl geçti. 2024 yılında bir anda belediyelerin denetlenmediği bu kanunu yapıcıların bir anda aklına geldi. Bugüne kadar olmalıydı. Dolayısıyla şimdi evet artık oldu deyip geçemeyiz. Belediyelerin bir şeyler yapması gerekiyor. Sahiplendirmeyi arttırmayı düşünüyor genelde belediyeler. Ama bu süreci planlamanın tek yolu veteriner hekim istihdam etmektir. Çünkü bu gerçekten hayvan sağlığıyla ilgili bir durum ve birçok belediyede veteriner hekim yok. Veteriner hekimi dinlemeden, önerilerini almadan, veteriner hekimlerle süreci planlamadan hiçbir belediye kendine bu konuda yol çizemez. Onun için bir anda bir an önce ve Veteriner İşleri Müdürlüğü’nü kurmaları, veteriner hekimi istihdam etmeleri gerekir. Biz meslek odaları olarak her zaman onlara destek olmaya hazırız, birlikte yol çizebiliriz. 5199 dokuz sayılı kanun zaten bu süreç olmadan da sahipsiz hayvanlarla ilgili sorunu çözmek için bence hala tek çözüm 5199’un uygulanması. Yani barınak bakım evlerinin yapılıp bir an önce kısırlaştırmaya başlamaları.”