Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), “gelirde adalet, vergide adalet” talebiyle İstanbul Saraçhane’de işçi buluşması düzenledi. Konfederasyon Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Nasıl olsa seçim yok, asgari ücrete zam yapmam; nasıl olsa seçim yok, emeklileri 12 bin 500 liraya mahkûm ederim; nasıl olsa seçim yok, sermayenin istediği her şeyi tıkır tıkır hayata geçirelim diyenlere buradan sesleniyoruz. Seçim burada, seçim bu meydanda” dedi. Çerkezoğlu, iktidara “Daha çok vergi toplamak istiyorsanız, etrafınıza bakın, etrafınıza. O kar rekorları kıran şirketlere bakın. Bankalara bakın. Kur korumalı mevduatlar milyonlar kazananlara bakın. Çekin elinizi soframızdan. Çekin elinizi cebimizden. Çekin elinizi çoluğumuzun çocuğumuzun geleceğinden” diye seslendi.
DİSK’in “gelirde adalet, vergide adalet” talebiyle yurt çapında başlattığı eylemler sürüyor. İş yerlerinden bildiri okumayla başlayan süreç, bölge mitingleri aşamasına geldi. İlk olarak Mersin’de, ardından İzmir’de yapılan mitinglerin bugünkü adresi İstanbul Saraçhane oldu.
Saraçhane’de düzenlenen işçi buluşmasında “Birleşe birleşe kazanacağız”, “Ölmek var, dönmek yok; tazminatı vermek yok” ve “Gelirde, vergide, ülkede adalet” sloganları atıldı. Buluşmada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, şunları söyledi:
“BU MEYDAN TÜRKİYE İŞÇİ SINIFININ GÖREV HAKKI BAŞTA OLMAK ÜZERE SENDİKAL HAKLARINA EMEĞİNE, EKMEĞİNE SAHİP ÇIKTIĞI MEYDAN”
“İki yılı aşkın bir süredir gelirde adalet, vergide adalet, mücadelesi veriyoruz. İş yerlerinden başladık. Alanlara, meydanlara vergide önüne taşıdık sesimizi. Binlerce imza topladık. Ankara’ya bakanlık önlerine gittik. İstanbul’dan, Ankara’ya yürüdük, gelirdi adalet, vergide adalet için. Şimdi de yeni bir mücadele sürecinin içerisindeyiz. Yine ilk durağımız iş yerleri oldu. Ardından Türkiye’nin dört bir yanında Edirne’den, Tekirdağ’dan, Tunceli’ye, Çanakkale’den, Artvin’e, Adana’dan Diyarbakır’a kadar bütün illerde işçi buluşmaları yaptık. Ardından bölge mitinglerine başladık. Önce Mersin’de ardından geçtiğimiz hafta cuma günü İzmir’de, İzmir’in sokaklarını kırmızı işçi seline boyadık. Binlerce işçi arkadaşımızla birlikte haykırdık. Gelirde adalet, vergide, ülkede adalet için. Şimdi de buradayız. Saraçhane Meydanı’ndayız. Bu meydan Türkiye işçi sınıfının bundan 63 yıl önce ayağa kalktığı meydan. Bu meydan Türkiye işçi sınıfının görev hakkı başta olmak üzere sendikal haklarına emeğine, ekmeğine sahip çıktığı meydan. İşte 63 yıl önceki kararlılığı. O mücadele coşkusunu bugün bu yürüyüşümüzde devam ettiriyoruz. Ve sevgili arkadaşlar evet bu alanla birlikteyiz. Yan yana omuz omuzayız. Yoksuldan alıp zengine veren bu düzenden hesap sormak için yan yanayız. Bizi asgari yaşama, asgari ücrete en düşük emekli aylığına mahkum edenlerden hesap sormak için buradayız. Sendikal haklarımızı yok sayanlardan hesap sormak için bir aradayız. Sermayeden vergi almayan, onların vergilerini gece yarısı iptal eden sermaye zihniyetine karşı vergide adalet için yan yanayız. Ocakta aldığımız ücreti eylülde, ekimde, kasımda, aralıkta da olabilmek için yan yanayız. Emeğimiz için, ekmeğimiz için, eşitlik, özgürlük, adalet için bugün bu meydanda yan yana omuz omuzayız.
Bu yaşadığımız kara tablo, bu işsizlik, bu yoksulluk, bu hayat pahalılığı, bunların hiçbiri tesadüf değil. Ülkeyi yöneten iktidarın o sürekli değişen Maliye Bakanlarının beceriksizliği de değil. Bu yaşadığımız kara tablonun nedeni bu ülkeye 22 yıldır yöneten AKP hükümetlerinin tercihlerinin sonucudur. Bu kara tablo 22 yıldır ülkeyi yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarının sınıfsal ve siyasal tercihlerinin sonucudur. İki yılı aşkın bir süredir meydanlardan yükselen bu sesi duymayanlar bu politikalarda ısrar ediyorlar. Her gün bizi daha fazla yoksullaştıran sürekli yoksuldan alıp zengine, işçiden alıp patrona veren bu düzenin çarklarını daha hızlı çevirmek için uğraşıyorlar. İşte geçtiğimiz günlerde orta vadeli programı açıkladılar. Ne var orta vadeli programda? Orta vadeli program ne var? Hükümetin önümüzdeki üç yıllık hedefleri var orada. Ne var orta vadeli programda arkadaşlar? Daha yüksek enflasyon var. Daha düşük büyüme var. Yani çocuklarımızın daha fazla işsiz kalması var. Yüksek enflasyon karşısında daha da düşen ücretler var.
Bir de tutturmuşlar enflasyonun nedeni ücretler diye koca bir yalan arkadaşlar koca bir yalan. Bu ülkede enflasyonun ne deneyecekler değil enflasyonun nedeni üretimden kopmuş olmak. Enflasyonun nedeni dolarizasyon enflasyonun nedeni aşırı karlar. Hani hep beraber bakalım. Enflasyon, ücretler artarsa enflasyon artar dediler. Temmuz’da asgari ücreti arttırmadılar. Bir Ocak’tan beri ücretlerimiz artmadı. Enflasyon düştü mü arkadaşlar? Çarşıda, pazarda, enflasyonun düştüğünü gören var mı? O zaman bu kocaman yalanın arkasından bizi yoksulluğa mahkum eden bu politikaları asla teslim almayacağız. Başka ne var orta vadeli programda? Güvencesiz çalışma kullan at işçiliği var. Başka ne var orta vadeli programda sosyal güvenliği ayrılan payın azaltılması var. Yani emekli olmak daha da zorlaşacak. Emeklilikteki bütün mağduriyetler devam edecek. Emekli aylıkları, ucube sistem uydurdular ya hazineden tamamlama diye o ucube sistemle 12,500 liraya milyonlarca emekliyi mahkum edeceğiz diyorlar orta vadeli programda. Bir de büyük bir tuzak var arkadaşlar büyük bir tuzak. Orta vadeli programda emekli aylıkları o kadar düştü ki ikinci emekli aylığı aldatmacası adı altında tamamlayıcı emeklilik sigortası var. Bu ne demek bunu çok iyi biliyoruz. Bu tuzağı ilk defa koymadılar önümüze. Biz tanıyoruz bu tuzağı. Tamamlayıcı emeklilik sistemleri adı altında Türkiye işçi sınıfının 90 yıllık kazanılmış hakkını kırmızı çizgimizi, son kalemizi yani kıdem tazminatımızı ortadan kaldırmak var. Buradan Saraçhane Meydanı’ndan bir kez daha sesleniyoruz. Asla aklınızdan bile geçirmeyin diyoruz. Daha önce kıdem tazminatını gasp etmek için yaptığınız her türlü girişim Türkiye işçi sınıfının ve DİSK’in duvarlarına nasıl çarpıp geri döndüyse bugün de bu konudaki kararlılığımızı sürdürüyoruz. Çok bakanlar gördük, çok başbakanlar gördük bu ülkede kıdem tazminatını fona devredeceğim diyen. Hepsi geldi geçti. Ama biz buradayız. Bugün burada bir kez daha sesleniyoruz. Ölmek var, dönmek yok, tazminatı vermek yok.
Bütün bu politikalar hükümetin programı yazdıkları şeyler kimin talebi? Bizim mi? İşçinin, emekçinin, emeklinin, halkın talebi mi? Tabii ki hayır. Bütün bunlar sermayenin talebi arkadaşlar. Sermaye bu ülkede doymuyor. Ne yaparsak yapalım doymuyorlar. Hedeflerinde kıdem tazminatı var. Hedeflerini de işten çıkarma tazminatı var. Sendikal tazminat var. Hedeflerinde işsizlik sigortası var. Sermaye istiyor ki ben işçiyi istediğim kadar çalıştırayım, istediğim zaman kapının önüne koyayım. Sendikaya üye oldu diye işten atayım. Bir kuruş tazminat ödemeyeyim diyorlar. Yine onların hedeflerinde işçiler alacak davası bile açamasın diyorlar. İş yerlerimize SGK denetime gelecekse randevu alın öyle gelin diyorlar. O MESEM projesinde çocuklarımızın tezgah başlarında hayatını kaybettiği MESEN projesinde devam edin diyorlar. Yani 85 milyon çalışıyor. 85 milyon üretiyor. Bir avuç insanı zengin ediyor. Ama yine de doymuyorlar. Bu nasıl bir açgözlülüktür? İşte onun için adalet istiyoruz sevgili arkadaşlar. İşte bu yüzden gelir da, vergide adalet, ülkede adalet diyoruz.”
“Taleplerimiz son derece açık ve net. Gelirde adalet istiyoruz. Ürettiğimiz değerden payımızı hakça almak istiyoruz. İnsanca yaşayacak bir ücret istiyoruz. Türkiye’nin bir asgari ücret ülkesi olmaktan kurtulmasını istiyoruz. Vergide adalet istiyoruz” sözleriyle isteklerini sıralayan Çerkezoğlu konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Anayasa’nın 73. maddesinde yazdığı gibi az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan adil bir vergi sistemi istiyoruz. Bununla ilgili kanun teklifini de Meclis’e verdik. Meclis’ten oy birliğiyle geçsin istiyoruz. Bir de kalkıyor bu ülkenin Maliye Bakanı, belki de adaleti sağlayacağız diyor. Buradan Saraçhane Meydanı’ndan sesleniyoruz. Vergide adaleti sağlamak, daha çok vergi toplamak istiyorsanız, etrafınıza bakın, etrafınıza. O kar rekorları kıran şirketlere bakın. Bankalara bakın. Kur korumalı mevduatlar milyonlar kazananlara bakın. Çekin elinizi soframızdan. Çekin elinizi cebimizden. Çekin elinizi çoluğumuzun çocuğumuzun geleceğinden.
Son olarak buradan Saraçhane Meydanı’ndan ülkeyi yöneten hükümete bir şey daha söyleyelim arkadaşlar. Nasıl olsa seçim yok. Asgari ücrete zam yapmam, nasıl olsa seçim yok emeklileri 12,500 yüz liraya mahkum ederim. Nasıl olsa seçim yok. Sermayenin istediği her şeyi tıkır tıkır hayata geçirelim diyenlere buradan sesleniyoruz. Seçim burada arkadaşlar, seçim burada arkadaşlar. Seçim bu meydanda. Seçim her gün daha gün ağarmadan evinden çıkıp işe giden, gece gündüz çalışan, yaşama, şansı bile olmadan çalışan milyonların evine ekmek götürememesinde seçim. Seçim evlerimizde kaynamayan tencerede işçi sınıfının seçimin tercihini net emek olarak emekçiler olarak biz eşitlik, adalet, barış ve kardeşlikten yana gerçek bir demokrasi için mücadele veriyoruz. Biz haklarımızı öyle seçimden seçime değil her gün yan yana, omuz omuza mücadeleyi büyüterek alacağız. Ve sevgili arkadaşlar evet ülkede adalet istiyoruz. Demokrasi istiyoruz. Demokrasi işçinin ekmeğidir diyoruz. DİSK olarak ve biliyoruz ki demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakları olmaz. Ve demokrasi dediğimiz şey 5 yılda bir gidip sandıkta oy vermek demek değil. Demokrasi işçi sınıfının hayatın her anında söz ve karar sahibi olması demek.
O nedenle sevgili arkadaşlar burada bir kez daha söz veriyoruz. Yan yana omuz omuza bu mücadeleyi büyütmenin sözünü veriyoruz. Şimdi sevgili arkadaşlar, bu meydandaki herkes olarak birbirimize söz verelim. Burada bu meydanda olan olmayan bütün işçi arkadaşlarımıza, hepimize düşen görev buradaki taleplerimizi bu meydanın kararlılığını coşkusunu, iş yerlerine taşımak, beraber çalıştığımız arkadaşlarımıza taşımak, evde konumuza, komşumuza. Dostumuza taşımak ve bu mücadeleyi hep birlikte büyütmek hepimize düşen görev bu. İşte bu bilinçle sevgili arkadaşlar. Bu mücadeleyi Türkiye’nin dört bir yanından aldığımız güçle gerçek bir adalet ve demokrasi sağlanana kadar hep birlikte büyütmeye kararlıyız. Dedik ya biz varsak umut var, işçi sınıfı varsa umut var, bu umudu hep birlikte büyüteceğiz. Asla teslim olmayacağız. Ve mutlaka kazanacağız. Yan yana kazanacağız. Omuz omuza kazanacağız. Yürek yüreği kazanacağız. Direne direne kazanacağız ama mutlaka kazanacağız. Emek kazanacak, adalet kazanacak, barış kazanacak, kardeşlik kazanacak ne demokrasi kazanacak ve bu ülkede bu topraklarda emeğin Türkiye’sini hep birlikte kuracağız. Yolumuz açık olsun sevgili arkadaşlar. Yolumuz açık olsun sevgili dostlar. Tekrar hepinizi DİSK adına sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz. Bu mücadeleyi yan yana omuz omuza büyüteceğiz. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Yolumuz açık olsun. Hep birlikte mücadeleye devam”.