Gazeteci Barış Terkoğlu, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’la tutuklu olan Adnan Oktar’ın dostluğunu anlattı. Terkoğlu, “Fatih Erbakan, bu davada da kolu her yere uzanan Oktar’dan yardım istedi. Bir zamanlar canciğer kuzu sarmasıydılar.”
Gazeteci Barış Terkoğlu, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’la şu anda tutuklu olan Adnan Oktar’ın dostluğunu yazdı.
Erbakan’ın kamuoyunda ‘Adnan Hoca’ olarak bilinen ve kişisel suçları ile örgüt yöneticiliğinden toplam 8 bin 658 yıl hapis cezasına çarptırılan Adnan Oktar’la uzun yıllar arkadaşlık ettiğini hatırlatan Terkoğlu, bugün yayımlanan “Ne seks ne Versace konumuz ikiyüzlülük sadece” başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı;
Fakat 2010’dan sonra da Erbakan-Oktar ‘sevgi bağı’ sürdü. Bu ilişki, Oktar’ın yargılandığı davaya da girdi.
Erbakan’ın Adnan Oktar’ın kanalı A9 TV’yi övdüğü, sadık izleyicisi olduğunu anlattığı görüntüleri biliyorsunuz. Etrafına dekolteli müritlerini toplayan Oktar da ‘Fatih Erbakan, Saadet Partisi’ni şahlandıracak bir koç yiğittir, partinin başında görmek istiyoruz’ diyerek onu takdim ediyordu.
Fatih Erbakan, Necmettin Erbakan’ın mirasının paylaşım kavgasıyla da gündeme gelmiş, ablası tarafından dava edilmişti. Fatih Erbakan, bu davada da kolu her yere uzanan Oktar’dan yardım istedi. Bir zamanlar canciğer kuzu sarmasıydılar. Ne zaman ki Oktar’ın kapısını polis çaldı, ‘tasvip etmezdikçi’ oldular.
Bizi ilgilendiren ise jöleli saçlar, pahalı arabalar, lüks kıyafetlerin gölgesinde yaşanan sıra dışı yatak hikâyeleri değil. Bugün kadınlara karşı suçlardan cezalandırılan bir tarikata, arkadaşlarının ifadesiyle ‘sevgi bağıyla bağlı’ siyasetçinin, ittifak pazarlığını, kadın haklarından başlatması. Erdoğan’ın iktidar küsuratını tamamlamak için, bu kirli anlaşmaya kimsenin itiraz etmemesi. Fatih Erbakan’ın hayatında görmediğimiz ahlak çizgisinin, seçim protokolüyle, milyonlarca kadına zincir olmasının ikiyüzlülüğü.
Türkiye sağının en radikal ittifakı, rejimi Talibanlaştırmayı vaat ederken ülkeyi seçime zorluyor. Bize ahlak diye satılan bu kirli örtüyü giyinecek miyiz, yoksa onu parçalayıp özgürleşecek miyiz?
Haber Merkezi