Deprem riski Marmara’yı tedirgin ediyor: Kentsel dönüşüm politikaları inandırıcılığını yitirdi

205 bin riskli konutun olduğu tahmin edilen Bursa’nın olası bir depremde can kaybının yüksek olması bekleniyor. Depreme hazırlık, deprem olduktan sonra konuşulmaya başlanırken, Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Muhcu, afet süreçleriyle ilgili politikalarda bilim insanlarından uzmanlara, meslek odalarından toplumun kendisine kadar bütün öznelerin süreç içerisinde olması gerektiğini belirtti.

Deprem riski Marmara’yı tedirgin ediyor: Kentsel dönüşüm politikaları inandırıcılığını yitirdi
Yayınlama: 18.12.2023
A+
A-

BursaTanık Özel

Türkiye’nin büyük bir bölümü gibi Bursa da deprem kuşağında yer alıyor. En son Gemlik Körfezi’nde gerçekleşen 5.1 büyüklüğündeki depremden sonra Bursa’nın depreme hazırlıksızlığı tekrar gündeme geldi. 205 bin riskli konutun olduğu Bursa’da deprem bir gerçekken, genel olarak depreme dirençli kentler yaratmanın nasıl yapılacağını TMMOB Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Muhcu anlattı. Muhcu, planlama çalışmalarının yanlışlığına vurgu yaparken, kıyı alanları, tarım arazileri, vadiler üzerindeki yapılaşmaları eleştirdi.

UZMANLAR SÜRECE DAHİL OLMALI

Türkiye’nin çeşitli yerlerinde gerçekleşen depremler binaların güvenliğini ve şehir planlarını test ediyor. En ufak bir depremde dahi çatlakların meydana gelebildiği kentler tedirgin. TMMOB Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Muhcu, afet süreçleriyle ilgili politikalarda ve projelerde bilim insanlarının, toplumun, uzmanların ve ilgili meslek odalarının görüşlerinin alınmasının zorunluluk olduğunu belirtti. Muhcu, bilinen modeller olduğunu sözlerine ekleyerek şöyle konuştu:

“Bunun modelleri bilinmektedir. Yani nasıl hayata geçirileceğine dair Türkiye’de önemli deneyimler yaşandı. Sağlıklı ve güvenli yaşam bölgeleri yeniden inşa edilebilir. Nitelikli yaşam çevrelerinde insanların yaşamasını devletin sağlaması gerekir. Bugüne kadar büyük yıkımlarla insanların hayatına mal olan hatalı planlama ve kentleşme kararlarının durdurulması şart. Ancak böyle bir niyet yok. Bu dönemin bir yerden kesilmesi gerekir. Kentleşmeyle ilgili kararlar, insanların geleceği için büyük risk oluşturuyor. Bütün toplumsal yaşam riske atılırken, toplumsal barış da ortadan kaldırılıyor. Bu dönemin demokratik, barışçıl yöntemlerle sonlandırılması gerekiyor.”

‘KENTSEL DÖNÜŞÜM POLİTİKALARI TOPLUMU İKNA ETME ÖZELLİĞİNİ KAYBETTİ’

Hükümetin politikalarını eleştiren Muhcu, Erdoğan’ın yetki tanımadığını ifade etti: “Toplum katılımı, yerel yönetim vs. tanınmıyor. Bunlara çok uzak politikalar izleniyor. Giderek de otoriterleşme gerçekleşiyor. 6306 sayılı yasayla kolluk kuvvetleri insanların evine girebilecek. Kolluk, iktidar yanlısı müteahhitlerin talepleri doğrultusunda kararları gerçekleştirmek amacıyla insanların kapısını çalacak. Gerekirse zor kullanacak. Bu gelinen son aşamadır. Kentsel dönüşüm politikaları, toplumu ikna edecek özelliğini kaybetmiştir. Kolluk kuvvetleri rant odaklarının emrine verilmiştir. Buna karşı toplumun hukuki yollara başvurması, barışçıl ve demokratik yollarla hakkını talep etmesi, gerekirse sivil itaatsizlik eylemleri gerçekleştirmesi söz konusu olabilmelidir.”