Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğa, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada seçim için 14 Mayıs tarihini işaret ederek, “Bu millet inşallah vakit geliyor, 14 Mayıs’ta gereğini yapacaktır.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuşma yaptı. 6 Şubat’ta yaşanan ve onbinlerce kişinin hayatını kaybettiği Maraş merkezli depremlere ve seçime dair konuştu.
Erdoğan konuşmasında, “Bu millet inşallah vakit geliyor, 14 Mayıs’ta gereğini yapacaktır. Asla böyle kuru-sıkı atanlara prim vermeyecektir.” sözleriyle seçimin tarihini işaret etti.
Erdoğan’ın konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
“Her ne kadar birileri kabul etmese de asrın felaketi diye nitelenen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler ile sonrasında gelen ve büyüklüğü 6.6’ya kadar çıkan 11 bin 400’ün üzerinde sarsıntılar yaşadık
İçinden geçtiğimiz sürecin normal bir durum olmadığını ülkemizdeki ve dünyadaki tüm bilim insanları söylüyor, gerçekten de Türkiye bir çeşit deprem fırtınasına tutulmuş durumdadır.
Depremleri engelleyebilmemiz mümkün değildir bize düşen görev, evvela deprem öncesi altyapısıyla yollarıyla hastaneleriyle konutlarıyla, okullarıyla güvenli yerleşim yerleri inşa etmektir.
Depremin ardından ise olabilecek en hızlı ve etkin acil yardım çalışmaları yürütmek, yaraları sarmak, yıkımları telafi etmektir. Her iki konuda da ülkemiz son 20 yılda geçmişle mukayese edilmeyecek kadar büyük ilerleme kaydetmiştir.
Şöyle bir hafızalarımızı yoklayalım. Sadece bizim neslimiz 1966 Muş – Varto, 1970 Kütahya – Gediz, 1971 Bingöl, 1975 Diyarbakır Lice, 1976 Van Muradiye, 1983 Narman Erzurum, 1992 Erzincan, 1999 Marmara, 2011 Van, 2020 Elazığ ve İzmir depremlerini bizzat hatırlamaktadır.
6 Şubat’ta 11 ilimizi birden vuran deprem fırtınası milletimize hepsinden daha büyük bir acıyı ne yazık ki yaşattı. Deprem 14 milyon insanımızı doğrudan etkiledi. Bu felakette ağır kış şartlarının etkili olduğu bir zamanda karşı karşıya kaldık.
Bir yandan depremin yıktığı altyapının ve yaşanan karmaşanın getirdiği zorluklar, diğer yandan hava şartları bizi gerçekten zorladı. Buna rağmen depremden birkaç saat sonra bakanlarımız deprem şehirlerine ulaşarak çalışmaları koordine etmeye başladı.
Son tespitlere göre depremde yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı 203 bin 958 binada 583 bin 628 bağımsız bölüm var. Bunların yüzde 98’i de 2000 öncesi yapılan binalardan oluşuyor.
Sadece yıkık durumdaki bina sayımız 31 binin, bağımsız bölüm sayımız 89 binin üzerindedir. Ülkemizdeki tüm arama kurtarma ekiplerini, dünyadaki arama kurtarama ekiplerinin çok önemli bir kısmın deprem bölgesinde topladık. Buna rağmen ancak 35 bin arama – kurtarma görevlisine ulaşabildik. 271 bin kamu personelini görevlendirdik.
İş makinesi sayısı 15 bin, uçak sayısı 78, helikopter sayısı 115, gemi sayısı 38’dir. TSK da tüm imkânları bölgedeki ve bölge dışından takviye olarak gelen on binlerce personeliyle bu çalışmalara katıldı. Ülkenin dört bir yanından intikal eden gönüllerle neredeyse yarım milyon insan depremzedelerimizin yardımına koştu.
Normal şartlarda ideal bir arama – kurtarma ekibi 80 kişiden ulaşırken en küçük birimde bile 20 kişiden aşağı olmaması gerekiyor. Bir başka ifadeyle bölgeye gönderdiğimiz tüm arama- kurtarma personeliyle ideal olarak 437 binaya, asgarisinden 1750 binaya aynı anda müdahale edebilecek kapasiteye ulaştık. Bu rakamlar değil ülkemizde dünyanın tamamında etki alanı, yıkım gücü ve can kaybı itibariyle böylesine geniş çaplı felakete aynı anda müdahale edebilecek sayıda profesyonel arama- kurtarma ekibi bulmanın mümin olmadığına işaret ediyor.
Tabii ki biz ne bunların ne de başka bahanelerin arkasına asla sığınmıyoruz. Felaketin haberini alır almaz şartları sonuna kadar zorlayarak yapılabilecek her şeyi yapmanın gayreti içinde olduk.
OHAL bölgesi, afet bölgesi ve mücbir sebep ilanlarını hemen yaparak hukuki alt yapıyı kurduk. AFAD’ın yanı sıra belediyelerimizi, STK’larımızı, polisimizi, jandarmamızı, askerimizi, sağlıkçımızı, öğretmenimizi, madencilerimizi, din görevlimizi, savcılarımızı sahada ihtiyaç duyulacak herkesi seferber ettik.
Siz birilerinin asker üzerinden, insanımızın acısı üzerinden kısır tartışmalar açmaya çalışmasına bakmayın
Sorulması gereken hesapları adli, idari, siyasi olarak sormak boynumuzun borcudur, öyle de davranıyoruz
İlk andaki eksikler hızla tamamlanıp, arama kurtarmadan enkaz kaldırmaya, altyapının düzeltilmesinden kalıcı konutların inşasına kadar acilen yapılması gereken işler yoluna girince bunlar da hemen eski kimliklerine döndüler. Bütün bu sirk cambazları acaba bölgeye bu güne kadar kaç kere gittiler? Şahsen şahsım ve Cumhur İttifakı olarak bölgeye 2 kez gittik, arkadaşlarımız, milletvekillerimiz hepsi bölgede.
Bölge halkının devletin tüm unsurlarıyla deprem anından itibaren harekete geçtiğini, 85 milyonun fiilen ya da kalben yanında yer aldığını görüyor. Ülkemizin yardım çağrısına destek veren kardeş, dost ülkelere şahsım ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum.
Bugün yavru muhalefet çıkmış, yargıyı bizim yönlendirdiğimizi. Ya ayıptır. Türkiye’de Erdoğan’ın bu konuda nasıl davrandığını rabbim bilir. Sen anlamazsın. Önce kendini düzelt. Bu millet inşallah vakit geliyor, 14 Mayıs’ta gereğini yapacaktır. Asla böyle kuru-sıkı atanlara prim vermeyecektir.
Tabi birileri için ağzına geleni söylemek kolay. Onlar Deprem bölgesine gidip, sadece konuşacak, poz verecek, yaşanan acıların istismarını yapacak. Enkazları kaldıracağız, yaraları saracağız. Yıkılanların yerine daha iyisi yapacağız, insanımızın önüne daha iyi bir hayat süreceğiz. Eksiklerimizi söylemek, helallik istemek zaafiyetimiz değildir.
Söylenen her şeyi şimdilik not ediyoruz. Vakti gelince bu notları açıklayacağız. Ama şimdi tek gündemimiz depremdir. Depremin yol açtığı acılardır. Kulağımızı sadece milletimize veriyoruz. Acımızı sadece milletimizle paylaşıyoruz. Adaylık kavgasından, bakanlık paylaşımından birbirlerine laf yetiştirmekten fırsat bulamayanları kendi sığ dünyalarıyla baş başa bırakıyoruz.
Depremde yıkılan ve ağır hasar şehirlerimizde, arama faaliyetlerinin bittiği şehirlerde enkaz kaldırma faaliyetlerine başladık.
Son ziyaretlerimizde binlerce iş makinesinin, kamyonun, harıl harıl şehirlerimizi enkazdan temizlediğini müsade ettik. Geçici barınma alanlarını önce çadır, ardından konteynerlarla ağırlıklı olarak dayadık, döşedik, vatandaşlarımızı oraya taşımaya başladık.
Şehir merkezlerindeki ticaretin devamı için geçici ticari alanlar da yapıyoruz. Güncel tespitlere göre deprem bölgesinde 392 bin 350 konut ve 75 bin 681 köy evinden oluşan toplam 468 bin 31 hane inşa etmeyi planlıyoruz. Ey muhalefet biz dertliyiz, bizim dertlerimiz var. Ama dedim ya not ediyoruz, Bütün bu işleri bitireceğiz. Bir yılımız var. Bir yıl içnde inşa edeceğiz.
Mart ayında 21 bin 244 konutun inşası için kazmayı vurmuş oluyoruz. Geçmişte pek çok afette, Van, Elazığ, İzmir depremlerinde Antalya yangınlarında bunu yaptık. Biz yaparız. Biz laf üretmeyiz, iş üretiriz. Ve bunu yaptıklarımızla ispat ettik.
Deprem bölgesini oradaki vatandaşlarımızla birlikte ayağa kaldıracağız. Yeni yerleşimleri zemin artı 3 veya 4 katı geçmeyen binalarda kuruyoruz. Artık hiçbir şekilde yatay ve bölgenin kültürüne uygun mimariden taviz vermeyeceğiz. Zemini uygun yerlerde ise sağlam binalar inşa edilecek. Yeni yerleşimleri altyapısıyla, okuluyla, spor alanlarıyla eksiksiz yaşam alanları olarak tasarlıyoruz. Tarihi ve kültürel varlıkların korunması için ise ayrı bir çalışma yürütüyoruz. Afet bölgesinde buralarda kalanlardan valiliklerimize ve kaymakamlıklarımıza başvuran 1,6 milyona yakın vatandaşımıza barınma imkanı sağladık.
Depremden etkilenen 1 milyona yakın vatandaşımıza 10’ar bin lira ödeme yaptık. Güvenlik konusunda ilk günlerdeki birkaç hadise dışında kayda değer bir olay yaşanmadı. Sadece kamu bankalarımızın bölgeye destekleme ödemeleri 80 milyar lirayı buldu.
Hak sahipleri için taşınma yardımı olarak açıkladığımız 15 biner liranın ödenmesine de başlandı. Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına acil ihtiyaçları için 100’er bin lira ödüyoruz. İlk ve orta dereceli okullarımızın açılışlarını illerin şartlarına göre ayrı ayrı belirlenecek tarihlere kadar erteledik. Diğer illere naklini talep eden öğrencilerimize kolaylık gösteriyor, çadır kentler ve konteyner kentlerde de eğitim imkanı sağlıyoruz.
Şehir hastanelerimiz, okullarımızın önemli kısmı, üniversitelerimiz, yurtlarımız, spor salonlarımız bu felakette depremzedelerimizin en önemli sığınma yerleri, afet yönetiminin de lojistik merkezleri oldu. Sağlık hizmetlerinin kesintisiz yürümesi için bölgedeki ve yakın çevresindeki hastanelerimizi pek çok geçici sağlık merkeziyle tahkim ettik.
Güvenlik konusunda ilk günlerdeki birkaç hadise dışında kayda değer bir olay yaşanmadı. Deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın vergiden sigortaya, banka ödemesine kadar pek çok yükümlülüğünü erteledik. Bölgeye özel kredi desteklerinin yanında depremin ülke ekonomisine etkisine azaltacak ilave kaynakları devreye soktuk. Sadece kamu bankalarımızın bölgeye destekleme ödemeleri 80 milyar lirayı buldu.
Çiftçilerimizin yıl içinde dağılan destekleme ödemelerini de hızla ve nakdi olarak yapıyor, hayvan kayıplarını telafi ediyoruz.
Deprem sonrası şehirlerimizin hızla ayağa kalkabilmesi için Afet Yeniden İmar Fonu kuruyoruz. Şeffaf bir yönetimle işleyecek bu fon afetler için uzun vadeli kaynak sağlayarak bütçe üzerindeki yükü azaltacaktır.
Çiftçilerimizin yıl içinde dağılan destekleme ödemelerini de hızla ve nakdi olarak yapıyor, hayvan kayıplarını telafi ediyoruz.
Deprem sonrası şehirlerimizin hızla ayağa kalkabilmesi için Afet Yeniden İmar Fonu kuruyoruz. Şeffaf bir yönetimle işleyecek bu fon afetler için uzun vadeli kaynak sağlayarak bütçe üzerindeki yükü azaltacaktır.
Deprem bölgesindeki yıkık yıkılacak ağır hasarlı orta hasarlı tüm binaların 6 Şubat tarihi itibariyle geçmişe dönük tüm borçlarını siliyoruz.
Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya illerinin tamamıyla; Gaziantep’in Islahiye ve Nurdağı ilçelerindeki elektrik ve doğalgaz faturalarının tanzim ve tahsilini 3 ay süre ile erteliyoruz.
Adıyamanlı vatandaşlarımızı yakından ilgilendiren sarmalık, kıyılmış tütün üreten çiftçi kooperatiflerimizin satışındaki yüzde 55’lik özel tüketin vergisini yarıya indiriyoruz.
Önümüzdeki günlerde ihtiyaca göre destekleri, tedbirleri, kaynakları daha da çoğaltarak depremzedelerimizin yaralarını sarmaya, bölgenin ihyasını kesintisiz sürdürmeye kararlıyız.
Afet riski ve acil durum yönetimi bakımından ülkemizin 20 yıl öncesi ile bugünkü fotoğrafı arasındaki fark akıl ve vicdan sahibi herkes için açıktır.”
Haber Merkezi