CHP’li Sarıbal: “İktidar, çiftçiyi borca sürüklerken, ülkeyi şeker ithalatına muhtaç etti”

CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, şeker pancarı alım fiyatlarıyla ilgili Meclis’te basın toplantısı düzenledi.

CHP’li Sarıbal: “İktidar, çiftçiyi borca sürüklerken, ülkeyi şeker ithalatına muhtaç etti”
Yayınlama: 19.11.2024
A+
A-

Şeker pancarının Türkiye için stratejik bir tarım ürünü olduğunu vurgulayan Sarıbal, AKP iktidarı’nın 2002 yılından bu yana uyguladığı tarım politikalarıyla Türkiye’yi kendi kendine yeten bir ülke olmaktan çıkararak, dışa bağımlı hale getirdiğini belirterek,  “Şeker fabrikalarını satan, pancara kota koyan iktidar, ithalat lobilerinin çıkarlarını üreticimizin alın terinden daha değerli görüyor” dedi.

Türkşeker’in açıkladığı 2024 yılı şeker pancarı alım fiyatı ile çiftçilerin alın terinin hiçe sayıldığını ifade eden Sarıbal, kota tamamlama primiyle birlikte ton başına 2.375 TL olarak belirlenen fiyatın, üretim maliyetlerini bile karşılamaktan uzak olduğunu belirtti.

Üreticilerin en düşük fiyat beklentisinin 2.500 TL olduğunu kaydeden Sarıbal, “İktidarın belirlediği avans fiyat, resmi enflasyonun altında kaldı. Türkiye Şeker Fabrikaları, 2023 ürünü şekerpancarı alım fiyatını ton başına kota tamamlama primi dahil 1.855 lira olarak açıkladı. 2022 yılında fiyat, prim dahil 1.450 TL’ydi. Buna göre artış oranı yüzde 27.9’da kalmış; açıklanan alım fiyatı, pancar üreticisinde büyük bir hayal kırıklığına yol açmıştır.Şekerpancarında yeni hasat dönemi başlamış ve Türkiye Şeker Fabrikaları ilk olarak 4 Eylül’de Malatya’da pancar alım kampanyasını başlatmıştır. Verilen bu fiyat artış oranı yüzde 28’de kalmıştır. Bu, çiftçinin emeğine, geleceğine ve ülkemizin yerli üretimine vurulan bir darbedir. Maliyetler ortada: Artan mazot fiyatları, gübreye gelen zamlar, elektrik maliyetleri ve genel ekonomik kriz altında ezilen çiftçimiz, bu fiyatlarla nasıl geçinecek? Tarımda sürdürülebilirlikten bahsediyorsak, üreticinin alın terine hak ettiği değeri vermek zorundayız. Şeker pancarı gibi stratejik bir üründe dışa bağımlı olmak, ülkemiz adına büyük bir risktir” diye konuştu.

ÇİFTÇİ KOTA VE ÖZELLEŞTİRME KURBANI

 1998 yılında başlayan kota uygulamasının 2001 yılında çıkarılan 4634 sayılı Şeker Kanunu ile yasal zemine oturtulduğunu, üretimin sınırlandırıldığını hatırlatan Sarıbal, kota sisteminin, ülkemizin tarımsal üretim kapasitesine darbe vurduğunu belirterek, “Bu süreçte nişasta bazlı şeker üretimine tanınan ayrıcalıklar ise yerli şeker üreticisinin rekabet gücünü zayıflatmıştır. 2002 yılında kamu şeker fabrikalarının pazar payı %74 iken, AKP’nin özelleştirme politikaları sonucu bu oran hızla düşmüştür. 2018’de yapılan özelleştirme ile birlikte kamu fabrikalarının pazar payı %37’ye kadar gerilemiştir. Bu süreç sadece fabrikaların satışıyla sınırlı kalmamış, aynı zamanda yüz binlerce çiftçinin gelir kapısı da elinden alınmıştır. Kamuya ait 15 fabrika sektörde lider konumunu korusa da bu, giderek zayıflamaktadır. Özelleştirmenin ardından nişasta bazlı şeker üretimi yapan 5 özel şirkete sağlanan kolaylıklar, gıda güvenliğini riske atan bir diğer büyük sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de şeker üretimindeki bu dönüşüm, çiftçiyi üretimden koparmış, şeker ithalatını artırmış ve yerli üretimi baltalamıştır. Ortaya çıkan tablo, AKP’nin tarım politikalarının bir özeti gibidir: Kendi çiftçimizi ve üreticimizi desteklemek yerine, ithalatı ve büyük sermaye gruplarını önceleyen bir anlayış. Yerli ve milli üretim söylemleriyle halkın karşısına çıkan iktidar, uygulamalarıyla çiftçiyi borca, tarımı da dışa bağımlılığa sürüklemiştir. Oysa Türkiye, şeker pancarı gibi katma değeri yüksek bir üründe dünya çapında rekabet gücüne sahip bir ülkedir. Bu böyle gitmez! Şeker pancarı üretimini ve yerli üreticiyi koruyacak politikaların devreye alınması gerekmektedir. Üreticilerimizin emeklerinin karşılığını aldığı, maliyetlerini karşılayabildiği ve sürdürülebilir üretim yapabildiği bir sistem kurulmalıdır. Buradan iktidara sesleniyoruz: Çiftçinin sesini duyun! Bu ülkenin toprağını, üretimini, alın terini yok sayarak bir yere varamazsınız. Bu vebali ödeyemezsiniz! Şeker pancarından tahıla, pamuktan meyveye kadar tarımsal üretimde yeniden güçlü ve bağımsız bir Türkiye’yi kurmak, çiftçinin emeğine sahip çıkmakla mümkün olacaktır” diye konuştu.

İKTİDAR, ÇİFTÇİYE “ŞEKER PANCARI EKMEYİN, BİZ İTHAL EDERİZ” DİYOR

2023 yılında küresel şeker üretiminin yüzde 79’unun şeker kamışı, yüzde 21’inin de şeker pancarından elde edildiğini vurgulayan Sarıbal, şeker pancarının şekerin hammaddesi olmanın yanı sıra yan ürünleriyle katma değeri en yüksek ürünlerden biri olduğuna da değindi. Sarıbal, “İktidar çiftçiye şeker pancarı ekmeyin, vazgeçin, biz ithal ederiz diyor. Çiftçinin 780 milyar lira borcu var. Bu tarihi bir rekordur. Öte yandan şeker pancarı yalnız sanayi hammaddesi değil, aynı zamanda besi hayvancılığında yaprak, baş ve posa ile çok değerli bir yem bitkisidir. Şeker üretimimizin azalması halinde, oluşacak açığın kapanması nişasta bazlı şeker ile sağlanacak. Şeker pancarı üretimi yapan çiftçilerin sayısındaki düşüş ve aynı dönemde şeker tüketimindeki artış, Türkiye’nin şeker üretiminde dışa bağımlılık riskini artırmaktadır. Çiftçi sayısında yüzde 20 oranında azalma yaşanırken, kişi başı şeker tüketiminin yüzde 9,5 artması bu dengeyi daha da zorlaştırmaktadır. Günümüzde pancar üreten çiftçi sayısı 99 bine gerilemiş olmasına rağmen kişi başına yıllık şeker tüketimi 33,5 kilograma ulaşmıştır. 2023 yılında 303 bin ton olan şeker ithalatı, bu yılın ilk 9 ayında 121 bin ton olarak gerçekleşmiştir. Türkiye, pancardan şeker üretiminde dünyada beşinci, Avrupa’da dördüncü sıradadır. Türkiye’de 2023 yılında 23.5 milyon ton şekerpancarı üretilirken; kendine yeterlilik 2022 – 2023’de yüzde 91,1’e geriledi. TÜİK Bitkisel Üretim 1.Tahminine göre 2024 yılında üretimin yüzde 2,1 oranında azalarak 23 milyon ton tahmin edilmektedir” açıklamasını yaptı.

“SEPETTEKİ ÇÜRÜK ELMA AKP’DİR”

CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun “Yenidoğan çetesi”ne ilişkin “Bizim için bu operasyonun adı, ‘çürük elma operasyonu’; çetenin adı da ‘insanlıktan nasibini almamışlar çetesidir” ifadelerini eleştirdi. Sarıbal, “Ben çiftçiyim. Çürük olmayan elmayı da çürük elmayı da iyi bilirim. Sepete bir çürük elma koyarsanız, tüm sepeti çürütür. O sepetteki çürük elma Saray iktidarıdır, AKP’dir. Türkiye’nin sepetteki çürük elmadan kurtulması için acil erken seçim gereklidir!” diye konuştu.

Haber Merkezi