Çevre Mücadelesi: Dünyayı bütün halinde anlamak

Doğanın bir bütün olduğunu savunan Bursa Su Kolektifi’nden Caner Gökbayrak, insanlığın doğayla uyumlu yaşaması gerektiğine inanıyor ve çevreyi koruma sorumluluğunun herkesin üstlenmesi gereken bir görev olduğunu vurguluyor.

Çevre Mücadelesi: Dünyayı bütün halinde anlamak
Yayınlama: 08.08.2024
A+
A-

Pelin Akdemir

Bursa’da doğup büyüyen Bursa Su Kolektifi’nden Caner Gökbayrak, doğaya olan sevgisini ve çevre mücadelesine olan bağlılığını anlattı. 2005 yılında arkadaşlarıyla sohbet ederken kendisini çevre mücadelesinin içerisinde bulan Gökbayrak, “Teleferik’te Yıldırım ve Osmangazi ilçelerini gören kartal yuvası dediğim bir yerde büyüdüm ve ovanın nasıl yok olduğunu gördüm” sözleriyle Bursa’nın dönüşümünü aktarıyor.

Gökbayrak, mücadeleye Keles’te yapılması planlanan termik santrale karşı direnişle başladı. 7 köyü ortadan kaldıracak bir maden ve o madeni yakacak bir termik santral yapılması planlanıyordu. Köylülerin verdiği mücadelelerle termik santral yapılamadı. Köylüler, kendilerini ağaçlara da kilitlemişler, valilik binasını da basmışlardı. Gökbayrak, Türkiye’deki örnek mücadeleler arasında gösterdiği Keles’in ardından Mustafakemalpaşa ve Orhaneli Başköy’de madene karşı verilen mücadelelerin olduğunu da söylüyor.

2019 yılında Bursa Su Kolektifi kuruluyor. Suyun sesi olmak için çıkılan yolda kolektif bir çalışmayla çevre mücadelesi içerisinde yer alıyor Gökbayrak. Nilüfer Çayı’nın kirlenmesine yönelik bir dosya hazırladıklarını belirten Gökbayrak, Uludağ ile ilgili bir çalışma yaptıklarını anlatıyor. “Uludağ Alan Başkanlığı denilen ucube bir sisteme büründü” sözlerini dile getiren Gökbayrak, topladıkları ıslak imzaları Meclis’e götürdüklerini, birçok vekille görüşme yaptıklarını söylüyor.

‘YOK OLUŞU GÖRMEK LAZIM’

“Neden çevre mücadelesini tercih ettiniz?” sorusuna Gökbayrak’ın yanıtı, “Çevreci olmak, dünyayı bir bütün halinde algılamak, anlamak demek. Bunu yapabilen insanlar daha duyarlı ve dolayısıyla çevreci oluyorlar” oluyor. Çünkü çevreyi çok hızlı yok ediyoruz. Gelecek nesillere bu yok oluştan bir şey kalmıyor. “Bu yok oluşu görmek, o bakış açısına sahip olmak lazım” diyor Gökbayrak. Yok oluşu gören insanların ciddi bir endişe ile izlediğini ekleyen Gökbayrak, kendisinin de aynı endişeye sahip olduğunu belirtiyor.

Gökbayrak’ın doğa sevgisi aileden geliyor. Doğaya karşı sevgi ve üzüntü duyan ifadelerle büyüyen bir insan olduğunu ifade eden Gökbayrak, “Doğaya baktığım zaman bir bütün görüyorum. Güneş ve sudan oluştuk. Bizler kendimizi üstün ırk olarak lanse ediyoruz ama biz üstün tür isek diğerlerinin yaşamasına mutlaka izin vermemiz gerek” diyor.

Gökbayrak, konuşmasını şöyle sonlandırıyor:

“İnanamıyorum, insanlar ağacı nasıl kesiyor. Orman içerisinde çok farklı bir habitat var. Ormanı da ağacı da yok ediyorlar. Sonuçta bir habitat yok olmuş oluyor. İnsan kendini, üstün tür olduğunu ortaya koymasının tek yolu doğayla birlikte uyumlu bir yaşamı kurgulamasıdır. Doğayla uyumlu bir yaşamı kurgulamazsa aslında hiç de üstün değildir, tamamen vandal, kendi çıkarını düşünen ve kendinden başka hiçbir şeye önem vermeyen bir ilkel insandan farkı yoktur.”