BVHO Başkanı Baysal: Birçok başkan adayı sahipsiz hayvanlar için sorumluluk hissetmiyor

Türkiye’nin son yıllarda ister olumlu ister olumsuz anlamda olsun sık sık tartıştığı konulardan birisi de sahipsiz hayvanlar meselesi. Konu her gündeme geldiğinde siyasiler ve yerel yönetimler sözlerini söylese de gerekli adımları atma konusunda aynı reaksiyonu gösteremiyor. Bursa Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Melike Baysal ile yerel seçimler öncesi Bursa’daki belediyelerin sahipsiz hayvanlar “sorununa” dair karnelerini ele aldık.

BVHO Başkanı Baysal: Birçok başkan adayı sahipsiz hayvanlar için sorumluluk hissetmiyor
Yayınlama: 23.03.2024
A+
A-

Zehra Değirmenci

Yerel seçimlere sayılı günler kala adaylar sırayla projelerinin tanıtımlarını gerçekleştiriyor. İnsan odaklı çalışmalar konusunda onlarca proje açıklayan adaylar maalesef hayvanlar konusunda ya hiç proje açıklamıyor ya da hayvan refahı konusundaki söylemlerini güçlendirmiyor. Ancak tahmini olarak 300 bin sahipsiz hayvanın yaşadığı ve yaban hayatının da bulunduğu Bursa’da, sokak hayvanları kentin ücra noktalarına bırakılıyor, ayılar kış uykusuna yatamıyor, barınaklar gerekli kısırlaştırmaları yapamıyor ve bu nedenle hayvan refahı gündemi ‘’insan odaklı belediyecilik’’ anlayışının içinde eriyip gidiyor.

BursaTanık olarak Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı ve Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Veteriner Hekim Melike Baysal ile hayvan refahı konusunda yerel yönetimlerin bu zamana kadar yürüttükleri çalışmaları ve adayların hayvan refahı konusundaki çalışmalarını konuştuk. Söz şimdi Melike Baysal’da…

 Bursa’daki yerel yönetimlerin bu zamana kadar hayvan hakları konusundaki karnesini değerlendirir misiniz?

 Sahipsiz hayvanlarla ilgili sorumluluğu yerel yönetimlere veren 5199 sayılı yasa 2004 yılında yürürlüğe girdi ve üstünden tam 20 yıl geçti. Bugün Türkiye’nin büyükşehir, il, ilçe ve beldelerle 1389 belediyesi var, bakımevi sayısı ise 300 civarında. Bursa’da da 18 belediye var, 4 dağ ilçesinde ne bakımevi ne de veteriner hekim var, Büyükşehir yıllarca hem az sayıdaki veteriner hekim ve personel için hem de hayvanların tedavi ve rehabilitasyonları için çok iptidai koşullarda hizmet verdi, ancak geçen hafta yeni bir merkez açtı, Nilüfer ve Osmangazi bu konuda ilk sorumluluk alan belediyeler, 2004’ten itibaren kanuni sorumluluklarını yerine getiriyorlar. Yıldırım ve İnegöl’de de Veteriner İşleri Müdürlüğü var. Diğer ilçelerde 1 ya da 2 veteriner hekim ve az sayıda personelle süreç yürütülüyor ve göstermelik işler yapıldığı için veteriner hekimler büyük sorumluluklar almak zorunda kalıyorlar. Veteriner İşleri Müdürlüğü kurmayıp veteriner hekim istihdam eden belediyelerde meslektaşlarımız park bahçeler, mezarlıklar, zabıta, çevre gibi değişik müdürlüklere bağlı çalışıyorlar. Biz Bursa Veteriner Hekimler Odası olarak bunu kesinlikle kabul etmiyoruz.

Bu 20 yıllık sürenin içinde şöyle bir değişiklik oldu, 2021 temmuzunda 5199 sayılı kanunun bazı maddelerinde revizyona gidildi, en önemli değişiklik hayvanların ‘’mal’ kapsamından çıkarılması oldu, cezalar arttırıldı ama hayvan şiddeti, tacizi, tecavüzü engelleyecek düzeyde olamadı ne yazık ki! Bu değişiklikte aynı zamanda yerel yönetimler içim yeni yükümlülükler getirildi.

Veteriner İşleri Müdürlüğü kurmasının önemi nedir?

Yerel yönetimlerin tek sorumluluğu sahipsiz hayvanlar değil ancak şu dönemde en önemlisi bu görevleri oldu. Bunun yanında Halk sağlığı hizmetleri var, vektör mücadelesi yani sinek, sivrisinek, haşereler gibi insan sağlığı için zararlı canlıların çoğalmasını engellemek, gıda ilgili denetimleri yapmak, özellikle Kurban Bayramı sürecinde hayvan refahını sağlamak, kalıntı ve atıklarla ilgili olarak hijyeni sağlayarak çevre ve insan sağlığını korumak gibi… O yüzden bütün belediyelerin Veteriner İşleri Müdürlüğünü kurması gerekiyor.

5199 sayılı kanun belediyelere neleri zorunlu kılıyor?

 2021 yılında 5199 sayılı kanuna “büyükşehir il belediyeleri, 25 binin üzerinde nüfusu olan ilçe belediyeleri hayvan bakım evi kurarlar” maddesi eklendi. Bunlar için son tarih 31 Aralık 2022 denildi. 25 binin altındaki belediyeler için de süre 31 Aralık 2024 olarak belirlendi. Kırsaldaki sahipsiz hayvanlardan İl Özel İdareleri de sorumlu ama aktif olarak çalıştıkları söylenemez. Aynı kanunda 31 Aralık 2022 tarihine kadar sahipli hayvanların tamamının çiplenmesi gerekliliği de var, bu konu denetleniyor bir sistem ile ama belediyelerin denetlendiğini düşünmüyorum.

Bu zayıf karneyle ilgili ne yapacaksınız?

Yerel seçimleri bekliyoruz. Seçimlerden sonra Bursa VHO bünyesinde bir komisyon oluşturacağız. Bu komisyon ve yönetimimizle 2022 yılı 31 Aralık sonuna kadar bakımevini açmamış ancak açma görevi olan tüm belediyeleri tespit edeceğiz. Hala bakımevi açmamış olan varsa suç duyurusunda bulunacağız. 2024 yılına kadar açma görevi olan bütün belediyeleri ziyaret edip görevlerini hatırlatacağız. Görevlerini yerine getirmezlerse onlarla ilgili de suç duyurusunda bulunacağız, bu çalışmaları basınla da paylaşacağız.

Belediyelerin zayıf karnesini açıkladınız. İyi olarak gösterebileceğimiz bir şey yapılmadı mı hiç?

Benim açımdan hiçbir belediyenin yapmadığı en önemli konu hem sahipli hem sahipsiz hayvanlar için hayvan mezarlığı idi. Ölen hayvanlar ne oluyor? Bir yerlere gömülüyor ama bu bir yerler neresi bilmiyoruz. Ben şu an Bursa’da yerel yönetimlere aday olan isimlerden duymak istiyorum aslında. Hayvanlar hayatımızda varlar, hep olacaklar çünkü insanlar bu hayvanları evcilleştirdiler. Hayvanlar için yapılacak mezarlık hem bütün canlıların öldükten sonra beden bütünlüğüyle gömülmesi hem de halk sağlığı için çok önemli bir konu. Osmangazi Belediyesi bir dönem hayvan mezarlığı açmıştı ama artık faaliyette değil.

Bunun haricinde hem veteriner hekimlerin hem de hayvan refahını gözeten belediyelerimiz var. Buralarda düzenli olarak kısırlaştırma ve tedaviler yapılıyor. Ama sorumluluğunu yerine getirmeyen belediyelerden çalışan belediyelerin sınırlarına düzenli olarak sahipsiz hayvan bırakıyor. Bu kez de çalışan belediyeler cezalandırılmış oluyor aslında.

Sahipsiz hayvan popülasyonunu azaltmanın hukuki, bilimsel ve insancıl yolu kısırlaştırma. Burada en önemli konu bütçe elbette ancak belediyelerin kısırlaştırma ve rehabilitasyon içi ayıracakları para, bugün toplumun bu huzursuzluğuna ve yaşanan olumsuzluklara kesinlikle değer. Bu koruyucu hekimlik hizmetidir ve koruyucu hizmetler tedavi edici hizmetlerden her zaman daha ekonomiktir. Şu anda halkın kuduzla ilgili kaygıları taşıyor olması bunun bir sonucu. Köopeklerin belli alanlara toplanıp, şehir dışında bir yerlere taşınması konuşuluyor birçok ilde, kuduz açısından yaban hayatına yaklaşmak çok daha büyük tehlike. Bu konuda topluma yerleştiği için artık bununla ilgili bir çözüm üretilmesi gerekiyor. Ben BVHO Başkanı olarak bu konuda hem hayvanlar hem de toplum adına ciddi sorumluluk duyuyorum.

Bursa’da belediye başkan adaylarının büyük çoğunluğu hayvan refahı anlamında projelerden bahsetmiyor ya da bu söylemi güçlü şekilde dile getirmiyor. Siz bu konuda adayların söylemlerini yeterli buluyor musunuz?

 Kesinlikle yeterli bulmuyorum. Burada adaletli düşünmeye çalışıyorum. Adayların hayvan refahı ve yaşamı için çalışma yapacağını söylemesi halinde, ‘belediyenin parasını hayvanlara kullanıyorsunuz’ diyecek çok ciddi bir grup var. Yapmayacağım dediğinde de ‘sahipsiz hayvanlar için nasıl bir şey yapmazsınız’ diyecek bir kitle var. Ne yazık ki ülke bu konuda ikiye bölünmüş durumda. O yüzden ben konulara özellikle çok fazla değinmediklerini düşünüyorum. Ama bir kısmı da konuyu önemsemiyor, hatta bir iki siyasi partinin sahipsiz hayvanlarla ilgili toptancı olumsuz yargısını da duyduk sosyal medya aracılığı ile.

Peki bu durumda adayların hem hayvan refahı hem de insan sağlığını gözeterek gerekirse halka rağmen çalışma yapması, sert çıkışlar göstermesi ve ‘ben hayvanların da başkanıyım’ demesi gerekmez mi?

Yerel yönetimlerin toplumu eğitmek gibi bir görevi de var. Bence bunu diyebilmeliler. Belki de adaylar kendileri de bu konuyu içselleştiremedikleri için aslında bu tip çıkışları görmüyor olabiliriz. Bence birçok aday bu konuda sorumluluk hissetmiyor. Eğer hissetselerdi 2004 yılından beri çok yol kat ederdik.

Hayvan refahı için atılması gereken hayati adımlar neler?

 Ben bir veteriner hekim ve oda başkanı olarak belediye başkanından hayvanı, çevreyi ve insanı birlikte düşünüp hepsine karşı sorumlulukları olduğu bilinciyle, tüm bu konularda önce belediyedeki ekipleri bir araya toplayıp sonra bu konularla ilgili hem akademik eğitim almış insanları hem de bu konuda çalışan değişik kurum ve kuruluşları bir araya getirmesini beklerim. Bu konuda neler yapması gerektiğinin bilincinde olmasını beklerim. Sadece Veteriner İşleri Müdürlüğü’nü kurup sahipsiz hayvanları kısırlaştırmak yetmez. Yaban hayatını da önemsemesini beklerim. Belediye başkanlarının tıpkı sahipsiz hayvanlar konusu gibi yaban hayatı konusunda da bilinç ve içselleştirme içerisinde olduklarını düşünmüyorum. Bursa’da bu konuda çok özel bir örnek var mesela, Yaren Leylek. Hepimiz Yaren leylek gelince çok seviniyoruz. Yaren bir göçmen kuş. Göçmen kuşların seyahat rotaları çok önemlidir. Geldikleri zaman konaklayacakları alan çok önemlidir. Siz bir sene önce göçmen kuşların konaklama alanı olarak kullandıkları alanı bu sene inşaat alanına dönüştürürseniz, bu göçmen kuşlar konacak yer bulamazlar ve yaşamları tehlikeye girer. Türler arası dengeyi bozacak adımlar atıyoruz sadece ‘’insan odaklı yönetimler’’ düşünerek. Bunu yapmaya hakkımız yok.

Yaşamı her şeyiyle korumak önce yaşama saygı anlamında görevimiz. Bununla birlikte pandemi sürecinde gördük ve ders almadık ama biz hatırlatmaya devam edeceğiz, sadece insana odaklanmak, sadece insan odaklı çalışmak, sadece insanı öncelemek aslında en çok yine insana zarar veriyor.

Ne yazık ki yerel yönetimler sadece insanlarla ilgili konulara eğiliyorlar. İnsan dışında canlıları düşünmediğimiz her an, insana en çok zarar verdiğimiz andır.