Evlilik törenleri ve düğünler, sadece bireylerin birleşmesinin ötesinde, toplumun birlikteliğini ve kültürel kimliğini yansıtan unsurların başında geliyor. Evlilik kurumuna atfedilen değerler çerçevesinde evlilik törenleri ve âdetler de toplum hayatında önemli bir rol tutuyor. Anadolu’nun her tarafında evlenmenin yapılabilmesi için, bir takım hazırlık ve aşamaların varlığı söz konusuyken bu hazırlıklar her yöreye göre farklılıklar gösterebiliyor. Bursa’nın düğün kültürünün bir parçası olan ‘tavuk alma’ ve ‘telli takke’ Bursa’nın dağ köylerinden şehir merkezine uzanan düğün eğlencelerinin en köklüleri arasında. Bursa Büyükorhanlı Fatma Kurt’un gelini Emine Kurt için düzenlediği ‘telli takke’ gelin eğlencesinde modern çağın yeniliklerinin tarihle harmanlandığı bakır ve tahta kaşık seslerinin birbirine karıştığı eğlence dolu bir geceye tanıklık ettik.
BursaTanık Özel
Anadolu’nun pek çok yerinde olduğu gibi Bursa’da da düğün töreni bir süreç niteliğinde karşımıza çıkıyor. Geçmişte uygulanan geleneklerde birtakım değişiklikler olmasına karşın ivedilikle yaşatılmaya devam ediyor. Bursa’nın düğün kültürünü anlatması için kapısını çaldığımız 55 yaşındaki Fatma Kurt, Bursa’da düğünlerin dört gün sürdüğünü ve her gün için farklı bir eğlence organize ettiklerini anlatıyor. Dört gün süren peşi sıra eğlencelerin maddi boyutuna da değiniyor elbette Fatma Kurt ve ekliyor: Düğünlerimiz çok eğlencelidir ama maddi boyutu biraz can yakıyor. Bizde yazılı davetiye ile düğüne birisini davet ettiğimiz zaman o kişi kedisine önem verilmemiş sayar ve düğüne gelmez. O yüzden düğünlerde davetiye olarak şalvar, eşarp ya da çorap götürürüz.”
Kurt, eskiden ise köylerde davetiye olarak lokum ya da şeker dağıtıldığını da belirtmeden geçmiyor.
Yakın akrabalara da düğünde giyinmeleri için bir örnek şalvar ve eşarp alındığını belirtiyor Kurt ve masrafların yalnızca bunlardan ibaret olmadığını, düğün eğlencesinin sürdüğü dört gün boyunca düğün evinde kazanlarla yemekler yapıldığını anlatıyor.
Bursa’da düğün eğlencesi denilince akla ilk ‘tavuk alma’ eğlencesinin geldiğini ancak yöresel geleneklerin tavuk alma ile sınırlı olmadığını anlatan Kurt, ‘telli takke’ eğlencesinin de ‘tavuk alma’ eğlencesi kadar köklü ve önemli bir eğlence olduğunun altını çiziyor. Yakın zamanda oğlu Olcay Kurt’un düğünün olacağını da bizimle paylaşan Fatma Kurt, bizi de düğün eğlencelerine davet ediyor. Gelini Emine Kurt’un aile evinin Burdur’da olması nedeniyle tavuk alma yapamayacaklarını da üzülerek belirtiyor.
Fatma Kurt, ‘tavuk alma’ eğlencesinin ismini o gece ikram edilen tavuktan aldığını belirtiyor öncelikle bizlere, sonra da geceye dair detayları anlatıyor: “Önce gelin sonra damat tarafı karşılıklı olarak birbirlerinin evlerine gidip yiyecek ve içecek alıyorlar. Ama eğlence elbette bununla sınırlı değil.
Kına gecesi sonrası gelinin bazı arkadaşları kılık değiştirip gelin ve damat oluyor. Gelin tarafı darbuka çalarak damadın evine gidiyor. Damadın evine gelince gelin dışarıda bir yerde saklanıyor ve damat onu arayarak bulmaya çalışıyor. Damat gelini bulduktan sonra darbuka eşliğinde maniler söylenerek gelinin elindeki düğün çözülüyor ve kız kız tarafı damadın evinden pişmiş tavuk, çerez ve içecek istiyor. Erkek tarafı gelinin ailesinin evinin önüne geldiğinde ise yöresel oyunlar oynanıyor. Kız tarafı misafirlerine baklava ve içecek ikram ediyor. İkramlarını alan damat tarafı geri dönüyor ve bu ikramlar hep beraber yeniliyor.”
Tavuk alma eğlencesi kadar yaygın olmayan ama bir o kadar köklü olan ‘telli takke’ eğlencesini anlatmaya başlıyor Kurt daha sonra. Bu eğlencesinin sadece kadınlara özel olduğunu da vurgulamadan geçmiyor. Kurt, şimdilerde pek çok düğünde bu geleneğin göz ardı edildiğini ancak kendisi ve ailesinin bu geleneği ivedilikle sürdüklerini ifade diyor. ‘Telli takke’ eğlencesinin kına gecesinden bir gün önce gelinin evinde düzlendiğini söyleyen Kurt, gelinin aile evinin Burdur’da olması nedeniyle kendi evlerinde yapacaklarını belirterek eğlenceye dair öne çıkan detayları şu sözlerle anlatıyor:
“Bu geleneğin adı, gelin adayının başına geçirilen ‘telli takke’ adı verilen özel bir başlıktan geliyor. Telli takkenin üzerinde ince ipek veya yün ipliklerle işlenmiş güzel desenler bulunur. Başlığın iki yanından gelinin ayağına kadar uzanan teller takılır. Bu telleri telli takke yapmak için Fidan Han’da bulunan bir dükkandan alıyoruz. Eğlence öncesi evde buluşup tek tek telleri ayırıyoruz ve gelinin başlığını süslüyoruz. Gelin o gün tamamen yöresel kıyafetimizi giyiniyor. Eğlencemiz sadece kadınlar arasında oluyor. Kadınlar bakır tencereler ile ritim tutup yöresel şarkılarını söylüyorlar. Gelin başında telli takkesi, üstünde yöresel kıyafetleri kaşık oyunları oynar, biz de ona eşlik ederiz.”
Fatma Kurt, yakın zamanda gelini için organize ettiği ‘telli takke’ gecesine bizi de davet ediyor ve kendimizi eğlencenin içinde bulunuyoruz. Gelini Emine Kurt’un telli takkesini eğlence için özenle hazırlıyor. Gelininin saçlarını iki yana örüp takkesini özenle yerleştiriyor. Hazırlık aşamasında evin küçük kız çocukları da unutulmuyor elbette. Onlar için de gelinin takkesine benzer tellerle süslenmiş takkeler hazırlanıyor. Yakın akraba olduklarını bir örnek şalvar ve eşarplarından anladığımız kadınlar da ellerinde bakır tencereler başlıyorlar yöresel türkülerini söyleyeme: “Goca bakır kaldırdım. Soğuk suya daldırdım. Merak etme sevdiğim. Ben annemi kandırdım…”