Onun hikayesi zamanda bir yolculuğun içinde eski radyoları tamir ederek geçiyor ve herkes onu radyo doktoru Ahmet abi olarak tanıyor. Kendisine sorduğumuzda ise, “Bu bir tutku, bittiği yere kadar gidecek” diyor. İşte namı Bursa sınırların aşan Bursa’mızın değerlerinden Ahmet Şahın’ın bizi zamanda yolculuğa çıkaracak hikayesi…
Merve Özdemir Çevik
Yeşil’e çıkarken hemen sol hizadaki eski tarihi yapılardan birinde radyo ve gramofon tamiri yapıyor Ahmet Şağın. İçeriye girdiğinizde kapıdan başlayarak üst katlara çıkarken yol boyunca eski radyolar, gramofonlar, plaklar, kasetler görüyorsunuz ve bir anda zamanda bir yolculuğa kapılıyorsunuz…
Radyo doktoru olarak bildiğimiz Ahmet abiye nedir bu radyo doktorunun sırrı diyerek sorup başlıyoruz sohbetimize… Ahmet Abi ise yıllar önce açmış olduğu bir sergiye yerel bir gazetenin gelip röportaj yaptıktan sonra radyo doktoru olarak andıklarını ve sonrasında bu unvan ile herkesin kendisini tanıdığını söylüyor.
Peki nedir bu radyo merakı diye sorduğumuzda ise; “Çocukluğumdan beri radyolara, elektronik cihazlara aşırı bir ilgim var. Yani radyolar nasıl çalışıyor, içinde biri mi var diye merak ederek merakım büyük bir tutkuya dönüştü. 1986’lı yıllarda açtım ilk dükkanımı. Ondan sonra üzerine katlaya katlaya bu vaziyete geldik” diye anlatıyor.
Hikayesini anlatmaya devam eden Ahmet abi, ustasının Altıparmak’ta radyo sattığı bir dükkanı olduğunu ve ustası ölmeden önce bütün radyolarını kendisine hatıra olarak verdiğini söylerken, o radyoları dükkanda bir sergi gibi sergilediğini, bunu gören hurdacıların, eskicilerin ona eski radyolar getirdiğini söylüyor.
Mesleğinde 40. yılını aşan Ahmet abi ilk sergisinin hikayesini de ayrıca anlatırken; “Bursalı bir ressam hanım var. Onun da radyolarını yapıyorum. Benimle sergi açmak istediğini söyledi. Kent Meydanı’na gittik, yönetimle konuştuk ve olumlu cevap aldık. Biz sergiyi açtık, insanlar resimlerden çok radyolara bakıyorlardı. İnsanlar radyoların bir kişinin olduğuna ihtimal vermeyip müzeden geldiğini düşündüler. Daha sonra baktım ki çok ilgi var. Bu sefer yönetimle konuşup kendim sergi açmaya başladım.”
Zamanda yolculukta bizi peşinden sürükleyen Ahmet abide hikayeler ve anılar da çok olunca aklında kalanlardan bazılarını bizimle paylaşırken hem heyecanını hem hüznünü gizleyemedi. Ahmet abi; “Tabi sergilerimden çok ilginç anılarım var. Bir gün bir kadın radyoya uzunca baktı, hatta şekerinin düştüğünü düşündüm yanına yaklaştım yardımcı olmak için ve kadınla aramızda geçen diyalogda baktığı radyonun aynısından kendilerinde de olduğunu söyledi. Babalarının radyoyu sattığını ablasıyla günlerce ağladığını o radyo parası ile kendilerini okuttuklarını ve öğretmen olduklarını anlattı. “Beni 50 yıl önceye götürdün” diyerek sarılıp öptü. Çok duygulandım o an iyi bir iş yaptığımı fark ettim.”
Yine hikayeleri arasında bir gün köy kahvesi olan bir adamın kahveye gittiğinde kahvenin boş olduğunu görüp insanların karşı taraftaki kahvede olan radyoyu görüp dinlemeye gittiklerini fark edince iki ineklerini, ablasının beşibiryerdesini satıp üzerine de senet yaparak büyük bir radyo aldıklarının hikayesini de söylerine ekledi.
Kendisinin de radyo ile ilk anısını anlatan radyo doktoru Ahmet abi, “Annem bir radyo almıştı, benim de merakım neticesinde, acaba içinde insan mı var diyerek evde kimse yokken açıp içine baktım. Tam fişe taktım bir cereyana tutuldum o sırada radyo yere düştü ve paramparça oldu. Hiçbir şey olmamış gibi radyoyu yaptım ve sonra eve geldiler radyoyu açacaklar ama çalışmıyor. Anladılar tabi bu işte benim parmağım olduğunu. Üzerine temiz bir dayak yedim ondan sonra bu radyo merakı bende aldı yürüdü.” diye gülerek anlatıyor.
Sayıları 300’ün üzerinde olan radyolarını sergilemek için bir müze hayali olan Ahmet abi Yeşil’de türbenin yakınında uzun ve geniş bir dükkan tuttuğunu anlatırken; “Daha önce sponsor olmaları için çok müracaatta bulundum belediyeye ama olmadı. Kendi imkanlarımız ile bir yer tuttuk. Orada radyoları yıllarına göre sıralayacağım. Orası sırf radyo dünyası olacak müze gibi bir hedefim var. 2-3 aya kadar olacak inşallah. Bu kışı orada geçireceğiz. Orada 1930’lu yılların radyoları var, çok değişik radyolar var. Hatta daha yeni Ankara’dan bir radyo aldım. Hanımla da kava ettik, 25 bin TL’ye radyo mu olur diye ama işte merak. Eşi benzeri olmayan bir radyo” derken heyecanı gözlerinden okunuyor Ahmet abinin.
Şimdiki gençlerin radyolara karşı çok ilgisi olmadığını daha ziyade plak çalara merak salmış durumda olduklarını söyleyen Ahmet abi gençlere seslenirken; “Eski radyolar zamana açılan bir tünel gibi o yüzden onları atmayın getirin onaralım. Çalmasa da bir köşede dursun” diyor.
Bu mesleği nereye kadar götüreceğini sorduğumuz radyo doktoru Ahmet Şağın, “Bittiği yere kadar, gücümüzün yettiği kadar bu mesleği yapacağım. Her sene geçen seneyi aratıyor. Benim 2 tane oğlum var ikisi de meraklı değil. Allah nereye kadar götürürse gittiği yere kadar gidecek” diyor.