Bursa Su Kolektifi: “Türkiye iklim krizinden en çok etkilenecek ülkelerden”

Bursa Su Kolektifi, Dünya Çevre Günü’nde Çevre Şehircilik ve İklim İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaparak iklim krizine dikkat çekti. Kolektif, Türkiye’nin iklim krizinden en çok etkilenecek ülkeler arasında olduğunu vurgularken, karbon emisyonlarının azaltılmaması, termik santrallerin doğaya verdiği zararlar ve maden faaliyetlerinin çevreye olan etkilerini eleştirdi.

Bursa Su Kolektifi: “Türkiye iklim krizinden en çok etkilenecek ülkelerden”
Yayınlama: 05.06.2024
A+
A-

Dünya Çevre Günü dolayısıyla, Bursa Su Kolektifi tarafından düzenlenen iklim krizine ilişkin basın açıklaması, Çevre Şehircilik ve İklim İl Müdürlüğü önünde gerçekleştirildi.

İklim krizinin son bir yılda daha da derinleştiğine dikkat çeken Bursa Su Kolektifi Üyesi Figen Ovat, “Türkiye’deki gibi birçok ülkede akan dereler akmaz, göller kuruma tehlikesi yaşarken, dünyanın yine ülkemiz dahil birçok yerinde seller kamyonları, tırları sürükledi, arabaları üst üste yığdı, insanlar öldü. Aşırı yağışlar toprak kaymalarına neden oldu, evlerde ailelerle birlikte toprak altına gömülenler oldu. İklim krizinden etkilenmeyen ülke kalmadı. Daha önce hiç görülmemiş iklim felaketleri yaşandı. Birçok yerde yumurta hatta top büyüklüğünde dolu taneleri yağdı. Diz boyu dolu taneleri sellere dönüştü. Birçok yerde ilk kez kasırga ve hortum dehşeti yaşandı. Denizler aniden kabararak tsunami benzeri yıkımlara neden oldu. Orman yangınlarında on binlerce hektar ağaç yandı. Baştan sona çölden oluşan Basra Körfezi ülkeleri sellere teslim oldu. Arabistan çöllerine kar ve dolu yağdı. Dolu seli çölleri kapladı. Dünyanın akciğerleri Amazon Ormanları, yüzlerce altın madeni tarafından yok edilmeye devam edildi. Milyonlarca ton siyanürlü atık su, Amazon nehirlerine boşaltıldı.” dedi.

“KARBON EMİSYONLARI AZALMIYOR”

Ovat, karbon emisyonlarının azalması gerektiğini belirterek, “Türkiye dahil birçok ülke karbon bazlı yakıtlara bağımlı kalmaya devam ediyor. Karbon ticareti, kapitalizm tarafından yaratılan iklim krizine çözüm olarak sunulsa da, BM Dünya Meteoroloji Örgütü’nün raporlarına göre, havadaki CO2 oranı azalmıyor ve Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerine ulaşmak zor görünüyor. Türkiye, Paris İklim Anlaşmasını imzalasa da, karbon salınımını azaltmak yerine yüzde 30 artış öngörüyor” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE EN ÇOK ETKİLENECEK ÜLKELERDEN”

Türkiye’nin iklim krizinden en çok etkilenecek ülkeler arasında olduğunu vurgulayan Ovat, “Buna rağmen termik santraller hız kesmeden kirletmeye, doğamızı, ormanlarımızı yok etmeye devam ediyor. Köylülerin ve binlerce yaşam savunucusunun direnişine rağmen mahkeme kararıyla kapatılması zorunlu olan Muğla’daki termik santrallere kömür sağlamak için AKP vandallığı Akbelen Ormanını yok etti. Orman alanında çıkan antik kalıntılar kazısı derinleştirilmeden yangından mal kaçırırcasına patlatmalarla yıkıldı. Zeytin yasasına göre yapılması yasak olan parlatmalar, Akbelen’de kanun hiçe sayılarak her gün yüzlercesi yapılmaktadır.Akbelen’de Limak’ın da içinde olduğu beşli çete kanunları, anayasayı umursamıyor. Jandarma şirketin lehine işlem yapıyor. Kısaca, devleti beşli çete mi yönetiyor, dedirtecek uygulamalar yapılıyor. Beşli çetenin bir başka üyesi Çalık Holding, uyarılarımıza rağmen Fırat nehrinin kıyısında açılmasına izin verilen İliç Altın Madeni dünyanın en büyük altın madeni felaketlerinden birini yaşattı. Milyonlarca ton siyanürlü toprak korumasız arazi üzerine kayarak 9 işçinin ölümüne neden oldu. Ekokırım suç mahali olan İliç Altın Madeninden sızıntı yakındaki derede balıkları öldürdü, siyanür zehri Fırat’a karışmaya devam ediyor.” dedi.

“MARMARA DENİZİ KANALİZASYONA DÖNDÜ”

Bursa Su Kolektifi Üyesi Caner Gökbayrak, Bursa’nın iklim değişikliğinden nasıl etkilendiğini şu sözlerle anlattı:

“Son 20 yılda derelerimiz yok denecek kadar az akıyor. İznik, Eğridir Gölleri başta olmak üzere göllerimizin hemen tamamı kuruma tehlikesi altında. Yeraltı suları yüzlerce metre dibe çekildi. Uludağ dahil pek çok yüksek dağlarımızın zirvelerinde buzul oluşumu artık kalmadı. Bursa kent merkezine son iki yıldır hiç kar yağmıyor. Bahar yağmurları barajlarımızı dolduruyor ama yaz aylarıyla birlikte derelerimizden su akmadığı için barajlardaki su yeni yağış mevsimine ulaşamadan bitiyor. Kuraklığın yanında Nilüfer Çayı gibi derelerimiz başka hiç bir amaçla kullanılmayacak ölçüde kirletildiği için çiftçimiz yanı başındaki dereden bedava su kullanmak varken kanallarda dağıtılan ücretli su ile tarlasını sulamak zorunda bırakılıyor. Derelerdeki kirliliğin etkisinin yanında derin deniz deşarjlarıyla Marmara Denizi’nin dibini kanalizasyon çukuruna çevirdik. Derin deşarjlar Marmara Denizinde 25 m altındaki suda oksijen bırakmadı. Denizleri bile ısıtan iklim kriziyle birlikte Marmara’ya boşaltılan kirletilmiş sularda iyileşme olmadığı için Marmara da yeni müsilaj riskini arttırıyor.

Karacabey Bakırköy ve etrafındaki köylerde olduğu gibi köylümüz kanaldaki suyu kullandığında sudaki bor kirliliğinden dolayı ürün alamıyor. Bursa Orhaneli’nde Koza altına ait içinde koca koca köyler tarım ve doğal alanlar olan ruhsat alanlarında altın madenciliği yapılarak yeni İliçler yaratılmak isteniyor. Bursa’da taş, mermer ve krom madenleri doğal alanlarımızı yok edip derelerimizi kirletiyor. Çalı Kayapa hattında tarım alanların üzerinde yeni konut alanları imara açılıyor. Sanayi bölgelerimiz yarısı boşken, Kestel Soğuksu’da tarım ve doğal alanlar üzerine yeni sanayi bölgesi kurulması için, kanunlara aykırı olarak Çevre Şehircilik Bakanlığı eliyle plan değişiklikleri yapılıyor.”

Bursa Su Kolektifi’nin talepleri şu şekilde:

– İnsan eliyle yaratılan çevre, doğa yıkımlarına, kirletilmelere son verilmesini,
– Termik santral yatırımlarının durdurulmasını,
-Mahkeme kararıyla kapatılması gereken ancak hala çalıştırılan Muğla Akbelen’deki üç termik santral başta olmak üzere, ülke genelinde ve Bursa Orhaneli Termik Santrali dahil tüm termik santrallerin kapatılmasını,
– Çimento, demir-çelik gibi enerji yoğun sektörlere yeni yatırmalara izin verilmemesini,
– Her biri ekokırım alanı olan altın madenlerinin kapatılmasını,
– Türkiye ihtiyacı kadar maden üretimi yapılmasını, maden ihracatının durdurulmasını istiyoruz. Bu isteklerimiz insanla birlikte tüm canlıların daha uzun süre dünyada var olabilmesi için derhal yapılması gerekenlerdir.

Haber Merkezi