Bursa Su Kolektifi: “Nilüfer Çayı atık su kanalı değildir”

Bursa Su Kolektifi, kentin kronikleşmiş sorunu Nilüfer Çayı üzerinde 3 ay boyunca yaptığı gözlemlerini kamuoyu ile paylaştı. Kolektif, kentteki atık suların nasıl deşarj edildiğine dikkat çekerek, “Nilüfer Çayı atık su kanalı değildir” dedi.

Bursa Su Kolektifi: “Nilüfer Çayı atık su kanalı değildir”
Yayınlama: 24.10.2024
A+
A-

Bursa ovasında derelerin batıya doğru akarak İstanbul Yolu’nun kenarında Nilüfer Çayı’na katılırlar. Kentin kronikleşmiş sorunu olan Nilüfer Çayı’nın kirliliğini ve kötü kokmasını Bursa Su Kolektifi, son 3 ayda  dereler ve atıksu arıtma tesisleri üzerinde yaptığı incelemelerle gündeme getirdi. Kolektif üyeleri, gözlemlerini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü önünde 24 Ekim saat 12.30’da yaptığı basın açıklamasıyla duyurdu.

Basın açıklamasını Candan Göz ve Hüseyin Gün okudu.

‘EN YOĞUN KİRLİLİK YÜKÜ DERİ KARMA OSB’DE DEREYE AKITILIYOR’

2021 yılında Büyük Ova Koruma Alanı ilan edilen Bursa ovasında son beş yılda ekili tarlaların yok edilerek 200’ün üzerinde yeni sanayi – ticari tesisin inşa edildiği belirtildi. Bölgede var olan tüm diğer tesislerin sayısı yalnızca 5 yılda yüzde 85 arttı. Bu tesislerin tarım alanlarını işgalinin yanı sıra atık sularının derelere akıtıldığını söyleyen Göz, incelemelerini şöyle aktardı:

“- Uludağ’dan akan Kaplıkaya, Balıklı, Deliçay ve Gökdere gibi büyük derelere, yaz aylarında Uludağ’dan su gelmediği halde, Gürsu’da kuru dere yatağının kara suyla dolduğunu gözlemledik. Bu alan özel endüstri bölgesi yapılarak yasal takipten kurtarılmak istenen Karesi Tekstil önüdür.

– Kentin doğusundaki sanayi bölgeleri ile Kestel ve Gürsu kanalizasyonunu arıtmakla mükellef Yeşil Çevre Atıksu Arıtma Tesisinin yoğun partikül yüküyle sözde arıtılmış suyu Deliçay dere yatağına boşaltıldığını saptadık.

– Bursa Büyükşehir Belediyesi sorumluluğundaki üç atık su arıtma tesisinde gözlemler yaptık. Yıldırım ve Osmangazi kanalizasyonu arıtan Doğu Atıksu Arıtma Tesisi’nin her iki deşarj noktasında yalnızca kaba süzme yapılmış durumda pis kokulu yoğun sulu dışkı akışı gözlemleyerek belgeledik. Oysa Nilüfer kanalizasyonu arıtan Batı Atıksu Arıtma Tesisi’nde olması gerektiği gibi arıtılarak deşarj yapıldığını gördük.

– Badırga’da Deri Karma Organize Sanayi Bölgesi Atıksu Arıtma Tesisi deşarjı, gördüğümüz en yoğun kirlilik yüküyle birlikte Nilüfer’e bağlanan dereye akıtıldığını belirledik. Bu bize Nilüfer Çayı’nın denetimsiz sanayi tarafından atık su kanalı durumuna getirildiğini gösterdi.”

‘DOĞU AAT KİRLİ DEŞARJ, BATI AAT İYİ NİTELİKTE DEŞARJ YAPIYOR’

Her iki tesisin de Büyükşehir Belediyesi’ne ait olmasına rağmen tesislerin işletmesinin 2012 yılında Kuzu Grup şirketine devredildiğini söyleyen Göz, “Doğu Atıksu Arıtma Tesisi’nin deşarj noktaları normalde halkın ulaşamayacağı kadar gizlenmiş, gözden uzak yerde çok kirli deşarj yaparken, Batı AAT deşarjı yol üzerinde net olarak görülen bir konumda iyi nitelikte deşarj yapmaktadır. Bu kar odaklı Kuzu Grubun göz boyamasından başka bir şey değildir” diye konuştu. Göz, Hançerli köyünde Nilüfer Çayı boyunca doğudaki köylerin kanalizasyonunu arıtan Nilüfer Atıksu Arıtma Tesisi’nde kanalizasyon şebekesinde bazı köylerin adı geçse bile sisteme eklenmediğini belirlediklerini aktardı.

Göz, Bursa’nın üç büyük sanayi bölgesi BOSB, DOSAB ve NOSAB deşarjlarını incelediklerini, üçünde de Yeşil Çevre Atıksu Arıtma Tesisi’ne göre daha iyi arıtılmış deşarjı olduğunu söyledi. DOSAB Atıksu Arıtma Tesisi’nin yakma tesisinde arıtma çamurlarının da yakıldığını söyleyen Göz, “DOSAB arıtma tesisinin yapılacak yatırımlarla atık suyu tümüyle temizleyerek hiç deşarj yapmadan atık suyu arıtıp fabrikalara proses suyu olarak kullandırılacağı yönünde açıklamasını en iyi çözüm olarak değerlendiriyoruz. Demek ki suya ihanet etmeden, onu kirletip can verme özelliğini yok etmeden de sanayi ve kanalizasyon suları arıtılabilir” dedi.

‘SULU ARITMA ÇAMURU YÜKSEK ISIYLA YOK EDİLEBİLİR’

Bursa Organize Sanayi Bölgesinin Aksungur Köyü yakınlarında uzun zamandır işlettiği Su Üretim Tesisi’nde de incelemede bulunan Kolektif, tesisin Nilüfer Çayı’ndan aldığı yoğun koku ve kirlilik yüküyle akan suyu arıtıp fabrikalar için ayda 700 bin ton proses suyu durumuna getirdiğini gözlemlediklerini aktardı. Hüseyin Gün, “Ancak, suyun yüzde 60’ını arıttıktan sonra kalan sulu çamuru Nilüfer Çayı’na boşaltması doğru değildir. Sulu arıtma çamuru buharlaştırılarak, yüksek derece ısıyla yakılarak yok edilebilir” dedi.

Gün, Panayır Mahallesi’nde yapılan basın toplantısının ardından halk arasında sanayi deşarj sularının kapalı kanala alınarak kokudan ve kirlilikten kurtulacakları yönünde söylentilerin olduğunu belirterek, bu işlemin doğru olmayacağını anlattı. Gün, “Devlet yetkilileri Ergene örneğinden sonra Marmara Denizi’nde yaşanan müsilajdan hiç ders alınmamış demektir. Son bilimsel incelemeler, Marmara Denizi’nin artık komada olduğunu kanıtlamaktadır. Daha çok atık suyu kabul edecek durumda değildir. Nilüfer Çayı’na yapılan atık su deşarjlarını kapalı kanala alıp Marmara Denizi’ne derin deşarjı planlanıyorsa bu derhal iptal edilmelidir. Kapalı kanal projesi Marmara Denizi’nde oksijensiz ortamı genişletecek, müsilaj kâbusunu geri dönecektir” diye konuştu.

‘HER FABRİKANIN KENDİ ÖN ARITMA YAPMASI SAĞLANMALI’

Bursa Su Kolektifi’nin talepleri şöyle sıralandı:

“• Bursa Ovalarında tarım alanları işgal edilerek tesis kurulmasına kesinlikle izin verilmemeli, bunların ÇED süreçleri başlatılmadan iptal edilmelidir. Yoksa bu tesislerin zamanla atık yükü yüksek fabrikalara dönüştüğünü belgeleyen onlarca örnek vardır.

• ÇED Raporlarında şirketlerin üstlendikleri yükümlülüklerini sürekli denetlemeli, eksiklikler caydırıcı cezalandırmalı ve bu tesislerin adlarını basına ve halka açıklamalıdır

• Bursa Ovasında sanayi bölgeleri dışındaki tüm tesisleri yeni sanayi bölgeleri oluşturmadan var olan sanayi bölgelerine taşıyacak bir plan derhal yapılmalı ve uygulamaya alınmalıdır. Bunlar atık zehirli suları arıtmadan dere yataklarına boşaltılmaktadır. Bunların denetlenmesi olanaksızdır.

• Etkin kamu denetimleri ile tesisi kapatmaya kadar giden caydırıcı, bir daha yapmaktan men edici cezalar belirlemelidir. Çıkış miktarı ne olursa olsun bütün sanayi ve atık su arıtma tesisleri deşarjlarına anlık inceleme tesisleri kurmalı, analiz yapan aygıtlar sürekli denetlenerek doğru ölçüm yapması sağlanmalı, ölçülen sonuçlar, internette anlık olarak halka açık paylaşılmalıdır.

• Arıtma ve filtrasyon kirletici sınır değerlerini AB standartlarına ve gerekiyorsa daha da alt düzeye düşürmelidir.

• Arıtma çamuru izlenmeli, zararlı gazları da yok etmek için en az 1200 derece fırında yakılması sağlanmalı, arıtma çamurlarının deşarj suyuna karıştırılarak derelere boşaltılmasına izin verilmemelidir.

• Sanayi tesislerinde bir yasal yeraltı su kuyusuna karşılık bir kaç kaçak su kuyusu olduğu ve ayrıca kirlettikleri suyu faklı kotlarda yeraltına basarak en acil durumlarda kullanılacak temiz yeraltı suyunu kullanılamaz duruma getirdikleri bilindiği halde devlet yetkililerinin buna izleyici kalmasını kabul etmiyoruz. Gelişmiş teknolojilerle kaçak kuyuların belirlenip, sürekli denetim ve caydırıcı cezalarla yeraltı suyunun kaçak kullanımı ve derin deşarjı engellenmelidir.

• Sanayi Bölgelerinde her fabrikanın kendi atık suyuna ön arıtma yaptıktan sonra ortak arıtma tesisine gönderecek uygulamalar geliştirilmelidir.”

Kaynak: Bursaport