İklim Krizi etkinliğinde akademisyen Pala, iklim krizinin sağlığa olan etkilerini anlattı. Pala, görülmeyen hastalıkların arttığını ifade etti.
Haber Merkezi
Nilüfer Belediyesi, Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı etkinliği gerçekleştirdi. Bursa Akademik Odalar Birliği’nde gerçekleşen etkinlik, saat 11.00’de sosyal demokrat belediye başkanlarının konuşmalarıyla başladı. Konuşmacı başkanların ardından saat 13.00’de “İklim Krizinin Sağlığa Etkileri” başlığıyla devam eden programda akademisyenler konuşma gerçekleştirdi.
BM İklim Krizi COP26’da bilim insanları ile dünya liderleri küresel ısınmayı 1,5 santigrat ile sınırlamayı hedeflediklerini açıklamıştı. Türkiye’nin de imzacısı olduğu 2015 Paris Anlaşması küresel ısınmayı 2 derece ile sınırlandırmayı hedefliyor. Ancak 2 derece politik bir değerlendirme. Bilim insanlarının uyarılarına göre iklim kriziyle birlikte sağlıktan, gıdaya ve göç hareketlerine kadar pek çok alanda geri dönüşü olmayan sorunlar ortaya çıkmaya başladı bile.
Nilüfer Belediyesi’nin organize ettiği etkinlikte Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala konuşmacı oldu. Pala, iklim krizinin sağlıkla ilişkisini anlattı. Akademisyen Pala, iklim kriziyle birlikte İzmir’in 2050 yılında su altında kalabileceğine kaydetti. İklim krizinin su kalitesinde ve gıda güvenliğinde sorunlar doğuracağını ekleyen Pala, Türkiye’nin iklim krizinden en fazla etkilenecek 20 ülke arasında olduğuna dikkat çekti.
Pala, iklim krizinin doğrudan ve dolaylı olarak sağlığı etkilediğini ve karşımıza çıkan yeni hastalıkların olduğunu anlattı. İklimle yakın ilişkili hastalıklar nedeniyle, DSÖ her yıl 140 bin kişinin üzerinde insanın öldüğünü bildiriyor.
Pala, DSÖ’nün verilerinden atıfla, “Herkes aynı düzeyde etkilenmeyecek. Yaşlılar, çocuklar, açık havada çalışanlar, kronik hastalığı olanlar iklim krizinden en fazla etkilenecek grup. Bunun yanında suya sınırlı erişimi bulunanlar da tehlike içerisinde. İnsanlarla birlikte canlıların etkileminin daha fazla olduğunu söylemem lazım. Eskiden nadir olarak gördüğümüz bazı hastalıklar, kötü huylu cilt kanserinde artışlar var. Aslında Türkiye’deki durumu çok bilmiyoruz. Ama görüştüğüm meslektaşlarım artış olduğunu belirtiyor” diye konuştu.
Birkaç gün önce iklim krizinin ruh sağlığına, alerjik rahatsızlıklara karşı yayınlanan bir makaleye atıfta bulunan Prof. Dr. Pala, “Enfeksiyon, solunum, zehirlenmelerde artışlar var” dedi. “Türkiye’de yeterli kaynak yok.” sözlerine katılmayan Pala, sorunun kaynakların tercihiyle ilgili olduğunu söyledi. Pala, “İklim krizi sağlımızı nasıl etkiler?” sorusuna, “sivrisinekler” yanıtını verdi.
Pala, konuşmasında artışta olan hastalıkları anlattı. “Hastalıkların teker teker Türkiye ile nasıl bir ilişkisi olduğuna bakalım. Hantavirüsü salgını diye bir kavramdan söz edebiliriz. Hastaneler ilk kez 2009’da Zonguldak bölgesinde tespit etti. 2010 yılından itibaren arttı. Şark çıbanını çok eskiden tanırız. 2008 yılından sonra görülme sıklığı arttı. Yine Lyme hastalığı, ülkemizde çok bilinen bir hastalık değil. 2010 yılına kadar hiç görülmeyen bu hastalık, 2010 yılı sonrasında hızla yükselişe geçti. Tularemi hastalığı da keza aynı şekilde, 2010 sonrasında artış yaptı.”