Depremde 94 kişinin hayatını kaybettiği Buket Apartmanı’nın müteahhiti: Kusur işlediğime inanmıyorum
Hatay’da 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 94 kişinin hayatını kaybettiği Buket Apartmanı davasının üçüncü duruşmasında, tutuklu müteahhit Hikmet Günsay, savunmasında “Ben binayı işin ehli olan insanlarla yaptım. Ben burada bir kusur işlediğime inanmıyorum. Aylardır cezaevinde yatıyorum. Tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum” dedi. Mahkeme heyeti, Günsay’ın kaçma ve saklanma şüphesi olduğu gerekçesiyle tutukluluk halinin devamına, diğer sanıkların mevcut hallerinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
Hatay’ın Antakya ilçesi Aşağı Ekinci Mahallesi İnönü Bulvarı’nda bulunan Buket Apartmanı, 6 Şubat depremlerinde yerle bir oldu. Enkaz yığınına dönen binada 94 kişi yaşamını yitirdi, 2 kişi de yaralandı. Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Buket Apartmanı’nın müteahhitleri Hikmet Günsay ve Burak Günsay, şantiye şefi Egemen Yiğit, yapı denetim şirketi yetkilisi Ahmet Çevikler, proje ve uygulama denetçisi Antuvan Ayrancıoğlu ve kontrol elemanı Ebru Özdemir hakkında “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma” suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis istemiyle dava açıldı.
“BİNAYI İŞİN EHLİ İNSANLARLA YAPTIM”
Hatay 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçen günlerde görülen üçüncü duruşmaya tutuklu sanık Hikmet Günsay bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılırken, diğer sanıklar ise katılmadı. Müştekiler ve taraf avukatları da duruşma salonunda hazır bulundu. Duruşmada ilk sanık ve sanık avukatlarına söz verildi.
Tutuklu müteahhit Hikmet Günsay, savunmasında, “Ben binayı yaptım ve yaparken de tek başıma yapmadım. İşin ehli olan insanlarla yaptım. Yani ehli olan insanlarla bir de 99 depreminden sonra… Müteahhidin elinde bir yetki kalmadı, yapı denetim firması adı altında bir firma kuruldu. Biz bir çivi çakarken ikinci çiviyi onun izni olmadan, yapı denetimin izni olmadan o ikinci çiviyi çakma şansımız yok. Biz bu inşaatı yaparken hep denetimden geçtik. İnşaatımız projesine uygun şekilde yapıldı ve kullanma izin belgemizi aldık. Ben burada bir kusur işlediğime inanmıyorum. Benden ne istediyse hepsini yerine getirdim. Aylardır cezaevinde yatıyorum. Ben ve ailem perişanız. Çok sıkıntılar içindeyiz. Torunlarımın bile okula gidecek durumları yok, maddi açıdan her şeyden çok sıkıntımız var. Tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum” diye konuştu.
“İMZALAR SAHTE” İDDİASI
Tutuksuz sanık Ahmet Çevikler’in avukatı, müvekkilinin kusuru ve sorumluluğunun olmadığını ileri sürdü. Müvekkilinin imza atmasıyla sosyal hayatının ve iş hayatının engellendiğini iddia etti. Tutuksuz sanık Burak Günsay’ın avukatı da müvekkilinin müteahhit olmadığını öne sürerek, “Müvekkilimin beraatini talep ediyoruz. Adli kontrolde şu aşamada müvekkilimin kanser tedavisi olması sebebiyle yoğun bir tedavi olması sebebiyle kanser tedavisini sekteye uğratmaktadır. Bu nedenle adli kontrolün kaldırılmasını talep ediyoruz” dedi.
Firari sanık Egemen Yiğit’in avukatları ise müvekkillerinin Buket Apartmanı’nında şantiye şefi olarak çalışmadığını ve müvekkiline atfen atılan imzaların sahte olduğunu iddia etti. Müvekkilinin Cezayir’de çalışırken bu olayı olduğunu öne süren avukat, “Bu soruşturma nedeniyle pasaport tahdidi konulması üzerine tesadüfen haberi olmuştur. Hiç bir şekilde bu olaylarla ilgili bir ilgisi yoktur, kendisi oldukça mağdur olmuştur. Bu nedenle yurt çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol kararı ve tutuklamaya yönelik yakalama kararı mağduriyetine neden olmaktadır” diye konuştu.
“SANIKLAR DIŞARIDA ELLERİNİ KOLLARINI SALLAYAN SALLAYA GEZİYOR”
Müştekilerin avukatlarından Alper Neşeli, sanık ve sanık vekillerinin beyanlarını kabul etmediğini belirterek, şunları kaydetti:
“Bu binada müteahhit ‘benim sorumluluğum yoktur’ diyor, yapı denetimci ‘benim sorumluluğum yoktur’ diyor, mimar ‘benim sorumluluğum yoktur’ diyor, müteahhidin oğlu şirketin temsilcisi ‘benim sorumluluğum yoktur’ diyor. Ben burada 9 aylık bebeğin cenazesini çıkardım. Bu binayı kim yaptı veya bu binadaki sorumlu kişiyi nasıl bulacağız? Bilirkişi raporlarında açıkça görüleceği üzere bina herhangi bir teknik şartnameye uygun yapılmamış, binanın şekli eğer mimari çizime uygunsa da binanın herhangi bir dayanıklılığı söz konusu değil. Yapı standartları bugünün standartlarına uygun değil. Ortada büyük bir ihmal var. Buket Apartmanı’nın yanındaki apartman dimdik ayaktaydı. Sanıkların tahliye taleplerine karşı çıkıyoruz, diğer sanıklarında tutuklanması lazım. Bu sanıklar, küçücük çocuklar, gencecik insanlar, toprak altındayken dışarıda ellerini kollarını sallaya sallaya geziyorlar. Adli kontrol hükümlerinin kaldırılmasının aksine tutuklamaya çevrilmesini talep ediyoruz.”
“TUTUKLU SANIĞIN KAÇMA ŞÜPHESİ VAR”
Cumhuriyet savcısı mütalaasında, Buket Apartmanı’nda 94 kişinin vefat ettiğini hatırlatarak, “Bina ile ilgili 2012 yılında yapı ruhsatı düzenlendiği, buna göre yeni bir bina olarak nitelendirilebileceği, olaya konu binanın çevresindeki binaların ayakta kalmasına rağmen Buket Apartmanı’nın meydana gelen depremde yıkılarak enkaz haline geldiği ve bu sebeple maktullerin ölümüne sebebiyet verdiği, sanığın kaçma, saklanma ve delilleri karartma şüphesinin devam ettiği hususları birlikte değerlendirildiğinde bu aşama tutukluluk geçici koruma tedbirinin ölçülü ve orantılı olduğunun kabul edilmesi gerektiği anlaşıldığından sanığın tutukluluk halinin devamına dair karar verilmesi, adli kontrol kararlarına ilişkin ve yakalama emri kararlarına ilişkin devamı yönünde karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur” dedi.
Mahkeme heyeti, sanık Hikmet Günsay’ın ”kaçma, saklanma ve delilleri karartma şüphesi” bulunduğu gerekçesiyle tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme, sanık Egemen Yiğit hakkında düzenlenen yakalama emrinin infazının beklenmesine, kamu personelleri hakkında yürütülen soruşturma dosyasının akıbetinin sorulmasına ve rapor düzenlenmek üzere dosyanın bilirkişi heyetine gönderilmesine karar verildi. Bir sonraki duruşma 10 Ocak 2025 tarihinde yapılacak.
ANKA