Bir çivi bir çekiç ile hayatına anlam katan ve gerçek sabrı öğrenen filografi sanatçısı Duygu Yılmaz’ın hikayesi birçok kadına da örnek olacak türden. İşte filografi sanatı ve Duygu Yılmaz’ın bu sanatla olan hikayesi…
Merve Özdemir Çevik
Evli ve 2 çocuk annesi olan filografi sanatçısı Duygu Yılmaz 2016 yılından önce ahşap boyama ve keçe ile uğraştığını bir gün gittiği bir aile ziyaretinde filografi tablosu ile karşılaşarak hayatının değiştiğini anlatıyor sözlerinde.
Yılmaz, “2016 yılında bir aile ziyaretine gittim ve orada bir filografi tablosu görünce o görsel beni çok cezbetti. 2016 da bu sanatı bayağı bir araştırdım. Sonrasında BUSMEK kursları olduğunu öğrendim ve kursa başladım.” diyerek anlatıyor.
Filografi sanatının insana yaşattığı manevi duyguları anlatırken kendi yaşadığı iç huzuru da hissettiren filografi sanatçısı Duygu Yılmaz, “Filografi sanatı insana huzur veren bir sanat. Sabrı olan bu sanatı ilerletebilir. Çok dikkat gerektiren bir sanat. El işçiliği olsun, örme tekniği olsun bunları çok iyi bir şekilde yapmanız lazım ama şöyle de bir parantez açmak isterim ki insana huzur veren bir terapi. Kendimi filografi sanatıyla birleştirdiğim zaman gerçekten huzur buluyorum ve rahatlatıyor beni.”
Sanatını icra ederken daha çok doğadan ilham aldığını söyleyen Duygu Yılmaz yeni bir desen çizip ortaya bir eser çıkarmanın son derece mutluluk verici olduğunun da altını çiziyor.
Filografi sanatıyla tanışmak ve uğraşmak isteyenlere de hitaben konuşan Yılmaz, “Bu sanata ilk başta başladığınız zaman tabi ki de çivi tel ve çekiç ile başlıyorsunuz. Sabrınız olduğu zaman çıkacak sonucu merak ettiğiniz için o tabloyu bir an önce bitirmeye çalışıyorsunuz. Çıkan sonucu da gördüğünüz zaman bir sonrakine hazırlıyorsunuz kendinizi. Devamında ise bu sanat daha ileriye doğru gidiyor.” diye ifade ediyor.
Güzellikleri olduğu kadar bu sanatın zorluklarından da bahseden Yılmaz, “Çalıştığınız zaman öncelikle gözleriniz çok yoruluyor sonra parmaklarınız nasır tutuyor. Bir tabloya başladığım zaman yanlış bir sarım tekniği olduğunda söküp tekrar tekrar doğru yolu bulmaya çalışıyorum. Kendimce de bir şeyler kattığım zaman sonuç çok güzel oluyor.”
İlk eserinin Türk bayrağı olduğunu söyleyen Yılmaz, “Türk bayrağına başladığım zaman sarım tekniğini ilk başta çözememiştim. Tabi ki bu süreçte telim kırıldı, çivim yamuldu. Ama ben yılmadım. Sonrasında güzel bir sonuç elde ettim.” derken gösterdiği sabır ve azimle de aslında birçok kişiye de ilham oluyor.
BUSMEK bünyesinde hocaları Kübra Kaya ile birçok sergide yer aldıklarını söyleyen Duygu Yılmaz, o sergilerde çok güzel eserlerin çıktığını da sözlerine ekliyor.
Balibey Han’da atölyesi olan Yılmaz, orada özel dersler verdiğini bu sanatla ilgilenenlere bilgilerini aktardığını söylerken, yabancı turistlerin de bu sanata merak duyduğunu ifade ediyor.
Filografi sanatı ile ilgili hedeflerinden de söz eden Yılmaz, “Bir sonraki hedefim bu sanatı yurt dışına çıkarıp Türkiye’yi tanıtmak istiyorum. İnşallah o da nasip olur.” diyerek anlattığı hikayesine bu sözlerle son veriyor.