Türkiye’de cezaevlerinde, anneleriyle birlikte kalan çocukların durumu hiç de iç açıcı değil. 0-6 yaş arası yüzlerce bebek, anneleriyle demir parmaklıklar arkasında büyümek zorunda kalıyor. Bugün itibariyle Türkiye cezaevlerinde yaklaşık 15.672 kadın mahkum bulunuyor ve 0-6 yaş aralığında 759 bebek, annesi ile birlikte cezaevinde yaşıyor.
Üstelik bu çocukların, suçsuz olmalarına rağmen hayatlarının en önemli yıllarını bu ortamda geçirmeleri onları derinden etkiliyor.
Cezaevinde Büyüyen Bebekler
Çocuklar, cezaevi gibi sert ve kısıtlı bir ortamda büyüyerek hem fiziksel hem de duygusal anlamda büyük zorluklar yaşıyor. Doğal olarak çocukların oyun oynayacakları alanlar sınırlı, bulunmak zorunda oldukları suçlular ile birlikte yaşamaları sıkıntılı, dış dünyayla bağlantıları ise neredeyse yok. Yani aslında, çocukların normal gelişim süreçleri burada kesintiye uğruyor.
Beslenme koşulları ise tam bir muamma. Cezaevinde bir çocuğun annesi ile birlikte günlük yemek ücreti olarak 150 TL belirlenmiş. Ancak bu rakamın böyle bir ekonomik ortamda yeterli olması mümkün değil. Birçok eksikliğin yanında sağlıklı ve yaşına uygun beslenmeden de mahrum kalan bebek mahkumların durumu içler acısı.
Ayrıca, sağlık hizmetlerine erişim de bir diğer sorun. Cezaevi ortamında çocuklar için düzenli doktor kontrolleri yapılamıyor ve bu da büyük bir endişe yaratıyor.
Psikolojik ve Sosyal Zorluklar
Bu çocukların ileriki yaşamlarında karşılaşacakları psikolojik etkiler ise oldukça endişe verici. Cezaevi gibi kapalı ve travmatik zor bir ortamda uzun süre kalmak, çocukların ruh sağlığı üzerinde derin izler bırakabilir. Sosyal gelişimleri yavaşlayan çocuklar, ileride topluma uyum sağlamakta zorlanabilir.
Suçsuz Bebekler ve İnsan Hakları
Sonuç olarak, bu çocuklar annelerinin suçları yüzünden cezaevinde büyümek zorunda kalıyor. Bu, yalnızca Türkiye’nin değil, dünya genelinde de ciddi bir insan hakları sorunu. Her çocuk, suçsuz yere cezaevi duvarları arasında büyümek zorunda bırakılmamalı. Bu çocukların özgür bir ortamda büyümeleri için daha insancıl politikaların bir an önce devreye sokulması ve bu koşullara göre insanca çözümler üretilmesi gerekiyor.
Son söz
Bu bebekler, daha hayatı anlamaya başlamadan, demir parmaklıklar ardında büyümeye mahkûm ediliyorlar. Onların suçu yok ve masumlar ama özgürlükten mahrum bırakılıyorlar. Bir toplumun çocuklarına nasıl davrandığı, o toplumun vicdanını ortaya koyar. Eğer bu çocuklara hak ettikleri özgür ve sağlıklı yaşamı sunamıyorsak, bununla ilgili çözümler geliştiremiyorsak vicdanlarımızı da sorgulama vakti gelmiştir. Onları dört duvar arasında değil, umut dolu bir geleceğin içinde büyütmek hepimizin sorumluluğudur.