Bursa’da yaşayan yoga eğitmeni ve nefes koçu Burcu Güç, Nilüfer ilçesine bağlı Alaaddin Bey mahallesindeki şifa alanında bireylerin bedeni ve düşünceleri hakkında farkındalığını artırmak üzere çalışmalarını sürdürürken sağlık yolculuklarında yoga ve nefes çalışmalarıyla yol arkadaşlığı yapıyor. Uzun yıllar, bir girişimci olarak sigorta şirketini kuran ve yürüten Burcu Güç, kendi yaşam serüveninde yaşadığı sağlık problemlerinden sonra kendini şifalandırmak üzere hayat rotasını değiştirmeye karar veriyor. Bu karar, hayatında köklü değişikliklere sahne olurken onun hikâyesi bugün oluşturduğu şifa alanında pek çok danışana ilham oluyor.
Devran MUSLU
‘1-31 Ekim Meme Kanser Farkındalık Ayı’ kapsamında Bursa Tanık’ın konuğu olan ve gerek yaşam öyküsü, gerekse uzmanlaştığı alan ile ilgili pek çok bireye ilham olan Bursalı yoga eğitmeni ve nefes koçu Burcu Güç, nefes terapisinin sağlık üzerine etkisine dikkati çekiyor. Doğru nefes alışverişinin anksiyeteden depresyona, hücre kökenli hastalıklardan cilt problemlerine kadar pek çok sağlık probleminde olumlu ve destekleyici etkiye sahip olduğunu, kendi yaşam deneyimi üzerinden öne sürüyor. Nefes koçu Güç, kendi yaşam macerasından yola çıkarak keşfettiği ve zaman içerisinde bunu profesyonelleştirdiği mesleğini ve mesleğinin sağlık üzerindeki etkisini Bursa Tanık için şu sözlerle anlatıyor:
“Nilüfer’de Aladdinbey mahallesindeki bu şifa alanının hayalini uzun yıllar önce kurmuştum. Yaklaşık 4 yıldır yoga ve nefes derslerimi burada danışanlarıma veriyorum. Onlarla birlikte daha sağlıklı, daha mutlu bir yaşama sahip olmak için yol arkadaşlığı yapıyorum. Açık havanın, toprağın, doğal yaşamın sağlığa olumlu etkisine inanıyorum. Nitekim geçirdiğim sağlık problemleri de beni böyle bir alana itti.
Burası benim için bir hayaldi çünkü önceliğim kendimi şifalandırmaktı. Çünkü henüz 20’li yaşlarımda geçirdiğim bir kanser hastalığını yenip ardımda bırakmama rağmen birkaç yıl önce şikâyetlerim nedeniyle doktora başvurdum ve ikinci evre meme kanseri teşhisi aldım. Elbette sarsıldım. Ancak başıma ikinci kez geldiği için, yaşım biraz daha ileri olduğu için sakin kalabildim. Ancak 3 çocuk annesi olarak yalnızca kendinizi düşünmüyorsunuz elbette. Bir aileniz de var düşünmeniz gereken. Burası benim için bir kez daha şifahane oldu.
Biliyorsunuz ki ekim ayı, Meme Kanseri Farkındalık Ayı. Ben de bu deneyimi yaşamış biri olarak nefes çalışmalarının kanser vakalarında nefes terapilerinin daha sık yapılması gerektiğinin yararına inandığımı belirtmek istiyorum. Çünkü kendi sağlık serüvenimde nefes terapisinin beni şifalandırdığına inanıyorum. Doğru nefes aldığımız sürece tüm organlarımızın, zihnimizin ve bedenimizin ne kadar çok iyileştiğini yaşadıkça daha net ve iyi anlıyorsunuz. Ben, doğru nefes almayı öğrendikten sonra meme kanserini de kolaylıkla atlattığımı söylemek istiyorum.”
Çoğu bireyin doğru nefes almadığını ve bunun günlük tempo içinde kişilerin yaşam kalitesini olumsuz etkilediğini dile getiren Nefes Koçu Burcu Güç, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Buraya yoga yapmaya gelip aslında hiç nefes almadığını, yani doğru nefes almadığını fark edenler oluyor. Nefesi boğazımızdan ya da göğsümüzden değil, diyaframdan almalıyız. Diyafram nefesini burnundan alıp vermeye başladığında zaten kişi de kendiliğinden bir rahatlama yaşıyor. Nefesimiz günlük yaşamdaki ego tabanlı mücadeleler nedeniyle nefesini diyaframdan uzaklaştırarak gitgide yukarıdaki bölgeden nefes alıp vermeye başlıyor, bu da duygusal sıkıntılara neden oluyor çünkü beyne yeterli oksijen, hücrelere yeterli oksijen ulaşmıyor. Benim danışanlarımın çoğu, panikatak teşhisi almış kişiler.
Ben ilk nefes çalışmaları yapmaya başladığımda bu yol beni tasavvufa da götürdü. Biliyorsunuz ki tasavvufun içinde zikirler var, ney var. Yani nefes var. Nefesle birlikte hiçliğe gitmeye çalışıyorsunuz. Tüm bu özetle üzerinden geçtiğim yolculuk, nefes ile uğraşanların macerası haline geliyor ve şifalanmaya yardımcı oluyor.”
Günümüz insanının en büyük sorunlarından birinin dengede kalmak olduğunu ifade eden Burcu Güç, “Duygusal dengemizi korumanın doğru nefes alışverişine bağlıyorum. Bu bakımdan çocuk yaşta doğru nefes alımının öğretilmesi gerektiğine inanıyorum” diyerek şunların altını çiziyor:
“Ben yaşam koçluğu hizmeti de veriyorum. Bu nedenle deneyimlerimden yola çıkarak söyleyebilirim ki devlet okullarında yeşil alanlara özellikle yer açıp yoga, nefes, ekim-biçim dersleri verilmesi gerekiyor. Bu, gelecek nesillerin gelişiminde olumlu yönde farkındalık kazanmalarına yardımcı olacaktır. Nefesin önemine dair bir örnekle sözlerimi tamamlamak istiyorum.
Bundan 6 yıl önce bir işlem için bir bankaya girdim. Sıra beklerken bir kadın dikkatimi çekti. Duvara tutunmuş duruyordu. Yanıma geldi ve çocuklarımızın aynı okuduğunu söyledi. Nefes çalışmalarımı duyduğunu söyledi. ‘Evde yalnız kalamıyorum, ölüm ve kayıp korkusu yaşıyorum. Nöroloji, kardiyoloji, psikiyatri doktorlarına muayene oldum, ilaçlar kullandım ama çözüm bulamadım, bana bir de siz yardımcı olmayı dener misiniz?’ diye sordu. Ben tabii ki yardımcı oldum. 6 ay düzenli nefes çalışmaları yaptık. Eşiyle ilgili tüm sorunlarını cesur adımlar atarak geride bıraktı. Hiç çalışmamıştı, çalışma hayatına girdi. Bir süre sonra da kendi işini kurdu. Bu deneyimlere sahip olduktan, bu gelişmelere tanıklık ettikten sonra doğru nefes alışverişinin önemini göz ardı etmek mümkün değil.”