SOL Parti Bursa İl Örgütü: Soma faciası sadece maden felaketi değil, aynı zamanda hukuk felaketinin adıdır

SOL Parti Bursa İl Örgütü, Soma Katliamı’nın 10. yılında Kent Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi.

SOL Parti Bursa İl Örgütü: Soma faciası sadece maden felaketi değil, aynı zamanda hukuk felaketinin adıdır
Yayınlama: 13.05.2024
A+
A-

SOL Parti Bursa İl örgütü, Soma Katliamı’nın yıl dönümü için basın açıklaması yaptı.

Üzerinden kaç yıl geçerse geçsin 301 madenci arkadaşlarımızın acısını yüreğimizde hissediyoruz diyen SOL Parti İl Yönetici Murat Kaya, “Soma maden faciası görünmez bir kaza değil, neoliberal anlayışın sonucu olarak kamu madenciliğinin yok edilmesi, iş güvenliği anlayışının görmezden gelinmesinin sonucudur. Soma faciası, basit bir ihmal değil, madencilik bilgi ve birikiminin yok sayılmasının, teknik bilgi ve alt yapı yetersizliğinin, bilimin yerine keyfiliğin, emeğe ve emekçiye saygı yerine kar hırsının sonucudur. Maden şirketlerinin karlarını artırabilmek için dayattığı çalışma koşullarının ve siyasi iktidarın emekçilerin hayatlarına değer vermeyen politikaların bedelini Soma’da 301 madenci hayatlarıyla ödemiştir. Yıllar içinde Bartın Amasra’da, Siirt Şirvan’da, Erzincan İliç’te ve Karaman Ermenek’te yaşanan facialar sonucunda onlarca işçi daha hayatını kaybetti. “dedi.

AKP İKTİDARI DÖNEMİ BOYUNCA TOPLU İŞÇİ ÖLÜMLERİ TARİHİN EN YÜKSEK SAYILARINA ULAŞTI

Emek sömürüsünün derinleştiği ve esnek, güvencesiz istihdamın yaygınlaştığı AKP iktidarı dönemi boyunca toplu işçi ölümlerinin tarihin en yüksek sayılarına ulaştığını söyleyen Kaya, “30 bine yakın emekçi, madenlerde, inşaatlarda, tarımda, ormanda, sanayide, taşımacılıkta, tersanelerde, iş cinayetlerinde hayatlarını kaybetmiştir. Özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, kuralsızlaştırma, denetimsizleştirme politikaları, çalışma saatlerinin uzatılması, fazla mesai, çalışma ortamının düzensizliği, patronların aç gözlülüğü, yetkililerin sorumsuzluğu, gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması, etkin bir denetim sisteminin kurulmaması sonucunda meydana gelen ölümler, meslek hastalıkları, sakat kalma her geçen gün artıyor. Bunun adı düpedüz cinayettir.” ifadeleri kullanıldı.

Siyasi irade ve kamu makamlarının işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili önlemeye yönelik olmadığını ve adeta cinayet işledikten sonra cenaze kaldırmaya yönelik olduğunu dile getiren Kaya, ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda köklü ve yapısal sorunlar olduğunun en açık göstergesi olduğunu ifade etti.

Kaya açıklamaya şöyle devam etti;

İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanına ilişkin düzenlemelerin ve denetimin yalnızca Çalışma Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanlığı tarafından yürütülmesi, doğru kararların alınmasının önünde bir engeldir. Bu nedenle düzenleme ve denetleme; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yanında, Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, sendikalar, TTB ve TMMOB’den oluşan idari ve mali yönden bağımsız bir enstitü tarafından yerine getirilmelidir. Çalışma yaşamına ilişkin tüm düzenlemeler bu enstitü tarafından yeniden ele alınmalı ve kararlaştırılmalıdır.

FACİAYA SEBEP OLAN KİŞİLERİ ASLA UNUTMAYACAĞIZ

Üzerinden kaç yıl geçerse geçsin 301 madencinin ölümünü, siyasi iktidarın ve kamu kurumlarının sorumluluğunu, madenci şirketin açgözlü sahiplerini ve faciaya sebep olan kişileri asla unutmayacağız.

Aradan geçen 10 yıl içinde Soma Faciası sadece bir maden felaketinin değil, aynı zamanda bir hukuk felaketinin de adı haline gelmiştir. Dava süreci boyunca yaşananlar ve mahkemenin verdiği karar sonucunda, faciada kaybettiğimiz 301 madencinin acısı üzerine, adaletsizlik ve haksızlık duygusunun derin üzüntüsü da eklenmiştir.

Kamu kurumlarının sorumluluğunu yok sayan, maden şirketin sahiplerinin suçunu hafifleten yargılama süreci sonunda sorumlulara adeta göstermelik cezalar verilmiş, iktidar tarafından çıkarılan infaz indirimiyle de sorumlular neredeyse hapis bile yatmadan serbest kalmıştır.

BU ÖLÜMLER KADER DEĞİL CİNAYETTİR

Bu ölümleri ancak ve ancak işçiler, emekçiler, sendikalar, meslek örgütlerinin birlikteliği ve örgütlü mücadelesi önleyebilir.

Sözümüz var, iş cinayetlerinde evlatlarını kaybeden analara ve babalara,

Sözümüz var, iş cinayetlerinde hayat arkadaşını kaybeden kadınlarımıza,

Sözümüz var, iş cinayetlerinde babalarını kaybeden yetim kalan çocuklarımıza

Sorumluları, affetmeyeceğiz ve mutlaka emekçilerden çalınan yaşamların ve emek sömürüsünün hesabını soracağız.

İş cinayetlerinin gerçek sorumluları hesap verinceye kadar mücadeleye devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.

Haber Merkezi