Geçen haftalarda bültenleri tararken bir haber gördüm.
“TOSAB’da ilk fabrikanın temeli 18 yıl sonra atıldı” yazıyordu. Sonra merak edip baktım biraz.
Bursa’da şehrin en büyük sorunlarından olan ve su kaynaklarının etkin kullanılması adına oldukça tartışılan tekstil boyahanelerinin tek çatı altında toplanması amacıyla bir araya gelen sanayiciler neredeyse 20 yıl önce Bursa Tekstil Boyahaneleri Organize Sanayi Bölgesi (TOSAB) adı altında bir alan oluşturdu.
Usulen ne beklenir?
OSB birkaç yıl içinde altyapısını tamamlar sonra birer birer fabrikalar yükselir ve taşınmalar başlar.
Ama ne yazık ki TOSAB böyle olmadı. Hele aynı coğrafyadaki TEKNOSAB’ın yükseliş hızı kendilerinin çok daha fazla eleştiri almasına neden oldu.
***
Kronolojik olarak bakarsak;
İhtisas OSB olması nedeniyle Çevre Bakanlığı’nca istenen ÇED raporu için süreç 2002’de tamamlandı.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın talimatı ile Müteşebbis Heyeti kurularak kuruluş protokolü Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın 17/06/2005 tarih ve 007580 sayılı yazısı ve 231 Sicil Numarası ile tüzel kişilik kazandı.
Müteşebbis Heyeti, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na müracaat ederek kamu yararı kararı talep etti ve çıkan karar doğrultusunda Bursa Büyükşehir Belediyesi ile bir protokol yaparak kamulaştırma işlemlerine başladı.
1 milyon 940 bin m2 alandaki 310 parsel TOSAB adına tescil edildi. Bölge sınırları dışında kalan 137 bin 33 m2 arazi de daha sonra teknik altyapı alanı olarak plana işlenerek bakanlıktan talep edildi ve yer sahiplerinden satın alınarak bölgeye ek sanayi alanları kazandırıldı.
Bölgenin imar planları 23/10/2012 tarihinde kesinleşti.
Su, elektrik, doğalgaz, atık su ve telekominikasyon projeleri 2015 yılı sonuna doğru tamamlandı.
***
Böyle bakınca ağır ağır işleyen sistemde ilk fabrikanın temeli de kuruluştan 18 yıl sonra geçen haftalarda atıldı.
2025 yılında bölgede faaliyete geçecek fabrikanın akabinde diğer inşaatları da getirmesi bekleniyor ama bu şu anki genel ekonomi projeksiyonunda çok da olası görünmüyor.
TOSAB Yönetim Kurulu Başkanı Erol Türkün 70 ortağın bulunduğu bölgede kredi kullanılmadan özsermaye ile işler yürüdüğü için bu yavaşlığın yaşandığını söyledi. Ama bu ne kadar geçerli bir bahane işte orası tartışılır.
Bursa’da arazi rantının oluşmasındaki en önemli etmen elbette sanayi bölgelerinin üretim tesislerine yetmemeye başlaması.
Bursa senelerce yeni sanayi alanlarını konuşurken TOSAB bomboş bekliyordu. Halen daha boş ve ne yazık ki bunu kimse dillendiremiyor.
***
“Şehirdeki bütün boyahaneler oraya taşınsa onların oluşturacakları boşluklar elbette güzel genişleme alanları olur” diyebilirsiniz ama o fabrikaların taşınma yolu ile TOSAB’a gitmeyeceğini de kestirmek zor değil.
Sebebini duymaya hazır mısınız?
TOSAB’ın suyu yok!
Evet bir tekstil boyahanesinin en büyük ihtiyacı olan su TOSAB’da yok.
Bölgenin su ihtiyacını karşılamak üzere ULUABAT HES Santralinin kuyruk suyundan su taşınacak. Bu sebeple DSİ Genel Müdürlüğü ile TOSAB arasında yıllık 14,4 hm3 suyun alımı için protokol imzalandı.
Taşıma suyla değirmenleri çevirip suyu arıttıktan sonra Nilüfer Çayı’na bırakacaklar.
Hani her fabrikanın atık sularını saldığı ve artık balıkların bile yaşayamadığı simsiyah akan Nilüfer Çayı’na!
***
Sadece su konusu bile aslında bu projenin ne kadar yanlış olduğunun göstergesi. Şehrin içindeki özellikle Bursa Ovası’ndan tekstil boyahaneleri çıkarılmalı ama çıkarıldıkları yer de doğru olmalıydı. Eğer böyle olsaydı yatırım maliyeti daha az olacağından şu an belki de TOSAB’da üretim başlayacaktı. Ama olmadı!
18 yıl sonra ilk fabrikanın temeli atılan TOSAB’da kalan 309 parselde sadece altyapı var, ot var, toprak var.
Sizin baktığınız derin bir boşluk var.
Öte yandan şehrin içindeki OSB’lerde rant tartışmaları ve erişilemez bir hal alan sanayi alanları var.
***
Demem o ki;
Bursa’yı doğru planlama kurtaracak. Artık şehrin telafisi olmayan inşaatlara ve yanlış imar planlarına dayanacak gücü kalmadı. Şehrin hem kendisini hem de ekonomisini kurtarabilmek adına doğru alanlarda doğru yapılaşmanın yer aldığı imar planları ile şehrin gelecek 100 yılı belirlenmeli.
Mesela TOSAB, Deri OSB ve TEKNOSAB’ın olduğu bölgeye bir uydu kent inşa edilmeli.
Biz bunları hep söyledik muhtemelen senelerce söyleriz, şehrin ileri gelenlerini, idarecilerini düşünür ve Orhan Veli’den bir şiir söyleriz;
Ne atom bombası,
Ne Londra Konferansı;
Bir elinde cımbız,
Bir elinde ayna;
Umurunda mı dünya!