İYİ Parti Bursa İl Başkanı Dr. Mehmet Hasanoğlu, Osmangazi Tabakhaneler Bölgesinde basın açıklaması düzenledi. Hasanoğlu yaptığı açıklamada, “Her seferinde ‘geliyorum’ diyen her felakete adeta davetiye çıkaran ve yaşanılan her felaketi de ‘takdiri ilahi’ söylemine sığınarak açıklayan, akli melekelerini neredeyse yitirmiş, bilimsellikten uzak, çağ dışı bir zihniyetin, maalesef ‘tedbir’ gerçeğini reddetmiş, salt ‘kaderci’ yaklaşımlarının kurbanı oluyoruz” dedi.
İYİ Parti Bursa İl Başkanlığı Tabakhaneler Bölgesinde deprem gerçeği ve acil eylem planı konulu basın açıklaması gerçekleştirdi. Düzenlenen açıklamaya İl Başkanı Mehmet Hasanoğlu, Eski İl Başkanı Selçuk Türkoğlu, GİK Üyesi Sermin Can Özensoy, MDK Üyesi Şeyda Şahin, ilçe başkanları belediye meclis üyeleri ile çok sayıda partili katıldı.
Bursa’da Deprem Gerçeği ve Acil Eylem Planı konulu, İl Başkanlığı basın açıklamasını, Bursa’nın Sıcaksu bölgesinde başlatılan konut ve işyeri inşaat projesini protesto ederek yapan Dr. Hasanoğlu “Bilim insanları; Marmara’da enerji birikiminin olduğunu, yakın bir gelecekte bugün yaşadığımız büyük felaketten kat be kat yıkıma neden olacak bir devasa deprem yaşamamızın kaçınılmaz olduğuna hemen hemen her gün vurgu yapmıyorlar mı? Tabi ki yapıyorlar. Peki biz ne yapıyoruz? Maalesef arkamda gördüğünüz gibi altında tam 80 derecelik termal su kaynağı olan bu yumuşak zemin üzerine beton yığınları yapmaya devam ediyoruz!” şeklinde konuştu.
Araştırmalara dayalı alınması gereken önlemlerin ve yapılması gerekenlerin madde madde sıralandığı, İYİ Parti Bursa İl Başkanlığı’nın açıklamasından satır başları şu şekilde:
“Şimdi vereceğimiz şu rakamlara lütfen çok dikkat edin kıymetli dostlar! Maraş depremi 160 bin km2’lik alanı kapsadı. Burada km2 başına 25 yapı düşüyor ve ortalama 125 kişi yaşıyor. Kuzey Marmara’da ise her an beklendiği söylenen depremin, 5 bin km2’lik alanı kapsayacağı tahmin ediliyor. Burada ise km2’ye 340 Yapı düşüyor ve tam 3 bin kişi yaşıyor.
“MARMARA’DA ENERJİ BİRİKİMİ OLDUĞUNU AÇIKLAMIYORLAR MI?”
Bölgemizde nasıl bir yıkım ve can kaybı olacağını varın siz tasavvur edin artık! İşte bu nedenledir ki, bilim insanları; Marmara’da enerji birikiminin olduğunu, yakın bir gelecekte bugün yaşadığımız büyük felaketten kat be kat yıkıma neden olacak bir devasa deprem yaşamamızın kaçınılmaz olduğuna hemen hemen her gün vurgu yapmıyorlar mı? Tabi ki yapıyorlar. Peki biz ne yapıyoruz? Maalesef arkamda gördüğünüz gibi altında tam 80 derecelik termal su kaynağı olan bu yumuşak zemin üzerine beton yığınları yapmaya devam ediyoruz! O sebepledir ki, biz bugün burada; ‘Tabakhaneler bölgesinde, Bursa’yı termal turizm şehri yapacak bir proje gerçekleştireceğiz’ diyenlerin, Bursalıların gözlerinin içine baka baka yalan söylediklerine ve tamamen rant amaçlı beton bir kent inşa ettiklerine şahitlik ediyor, tarihe not düşüyoruz.
“SICAKSU PROJESİNİ İPTAL EDİN!”
Üstüne üstlük, bu ayıplı yalanın sahipleri, tıpkı Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Başkan Alinur Aktaş örneğinde olduğu gibi, bugünlerde çıkıp, ‘Bursa deprem tehlikesini ancak bizim kontrolümüzde yapılacak kentsel dönüşüm projeleriyle bertaraf edebilir’ diyerek de hiç utanıp sıkılmadan akıl almaz bir pişkinlik sergiliyorlar. Yazıklar olsun! Bir yıl önce yine burada İYİ Parti Bursa İl Teşkilatı olarak yetkilileri uyarmış, ‘Bursa’ya yeterince kötülük yaptınız. Bundan bari vaz geçin, Sıcak su bölgesine kıymayın, bu projeyi iptal edin’ diye haykırmıştık. Bugün bir kez daha sesleniyoruz; Bugün ülkemizde olup biten felaketlerden ve yarın Bursa’da olacak muhtemel felaketlerden ders alın ve bu inşaatları derhal durdurun. Siz durdurmazsanız, zaten yakında bu kenti yönetecek olan bizler durduracağız. Gelin yol yakınken bu yanlıştan dönün. ‘Hata, bir kere yapılırsa hatadır. Aynı hata ikinci kez yapılırsa tercihtir, daha da ısrar edilirse alışkanlıktır’ diye bir söz vardır. Sizin hatalarınız bini aştı, alışkanlığı da geçti, maalesef tedavisi mümkün olmayan bir ‘rant histerisi hastalığına’ dönüştü. Ne diyelim, Allah ıslah etsin!
“3 MİLYON BURSALIDAN BİRİ OLARAK SÖYLÜYORUM”
Kıymetli Hemşehrilerimiz; Tam da bu noktada, ‘Bursa’nın Acil Eylem Planı nedir? ve Bursa Depreme Hazır mı?’ sorularını sormak istiyoruz. Maalesef bu soruların hiç birinin cevabını bilmiyoruz. Bildiğimiz tek gerçek Bursa halkı olarak biz depreme hazır değiliz. Ben İYİ Parti İl Başkanı olarak değil, Bursa’da yaşayan, baba olan, eş olan, anne babasından sorumlu olan, abi olan, yani kısaca 3 milyon 100 bin Bursalı hemşehrimizden biri olan, sade bir vatandaş Dr. Mehmet Hasanoğlu olarak ben depreme hazır değilim diyorum. Çünkü yetkililer bana deprem ile ilgili hiç bir sorumluluk yüklemedi. Oysa ben deprem olduğu an ailemi hangi toplanma merkezine bırakacağım, bir doktor olarak nerede konuşlanıp, hemşehrilerime nasıl hizmet vereceğim, her bir vatandaşımıza nerede nasıl hizmet edeceğim bilmiyorum. Çünkü böyle bir planlamayı bize bu güne kadar kimse iletmedi ve belki de düşünmedi bile. Bu sebeple de buradan yetkili ve etkili tüm kurum ve yöneticilerimize seslenmek istiyorum. Gelin bugünden hep birlikte bizim üzerimize de ne düşüyorsa bu görevi de bize yükleyerek Bursa’mızın acil eylem planını belirleyelim. Böyle bir acil eylem planınız varsa da bunu 10-15 kişi veya kurum olarak sizlerin bilmesi yetmez. Bunu tüm Bursa halkı ile paylaşın. Bu gerçekle yüzleşin.
“BURSA’NIN KURTULUŞ REÇETESİNİ BİRLİKTE ORTAYA KOYALIM”
Ülkemizin tek adam rejimi ile geldiği ‘Ben bilirim, ben yönetirim’ zihniyetinden bir silkelenin ve acilen bundan çıkın. Bursa’da 3 milyon 100 bin candan sorumlu olduğunuz bilinci ile Bursa’nın kurtuluş reçetesini gelin hep birlikte ortaya koyalım.
Akademik odaları, bu konuda etkin tüm STK ve Gönüllü ordusundan oluşan AKUT dernek ve gönüllülerini örgütleyelim.
Buradan yetkililere bir kez daha seslenmek istiyorum, İYİ Parti olarak amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemektir. Bu kapsamda ilk planda acil eylem planı ile ilgili önerilerimizi de somut olarak sıralamak istiyoruz. Şöyle ki;
Öncelikle, yabancılara mülk satışında, OHAL ilan edilen deprem bölgesindeki illerimizde her türlü mülk satışı, diğer bölgelerde ise tarım arazilerindeki satışlar tamamen olmak üzere diğer konut vb. satışlar ise mütekabiliyet esası dikkate alınarak kapsamlı kısıtlamalara gidilmek suretiyle kısmen yasaklanmalıdır. Şayet şimdi bunun sırası mı? Denilir ise bizler de bu hususta ‘TAM DA SIRASIDIR’ deriz. Unutmayalım ki, ülkemizin en büyük toprak kayıpları, zor zamanlarımızda hasımlarımızın artık bu kadarını da yapmazlar diye düşündüğümüz zamanlarda olmuştur. Sayın Genel Başkanımızda deprem bölgesinden bu konuya özellikle dikkat çekmiştir.
Açıklanan Acil Eylem Planı şu şekilde;
Sonrasında da önemle vurgulamak isteriz ki;
1- Kapsamlı bir ‘Plan Değişikliği Yönetmeliği’ yapılıncaya kadar Belediye Meclislerinin, fonksiyon değiştirici veya kütle artışı içeren plan değişikliği şeklinde karar almaları acilen durdurulmalıdır.
2- İnşaatlarına başlanmış olan yapılar da dahil tüm inşaat faaliyetlerinde, çatı vizesine kadar yani kaba inşaatı bitene dek, büyüklüğüne göre tam yada yarı zamanlı mühendis/mimar ünvanlarında şantiye şefi istihdam zorunluluğu mutlaka getirilmelidir. Binaların girişlerine inşaatı yapan müteahhit, mimar ve şantiye şefinin isimlerini gösteren plakaların yapıştırılması zorunlu hale getirilmelidir.
3- Diri fay hatları mevcut 1/1000 uygulama imar planları üzerine tekniğine göre acilen işaretlenmeli ve fay hatları üzerine rastladığı görülerek değişiklik yapılması gerekenlerin ise yine acilen plan değişiklikleri yapılana kadar yürütmeleri durdurulmalıdır.
4- Çekiçleme etkisi nedeniyle Bitişik Nizam yapılanma koşulları yeniden düzenlenmeli, bu durumdaki mevcut arsalarda ise bitişiğindeki mevcut binalarla kat tabliyeleri aynı seviyede olacak şekilde ruhsatlandırılmalıdır.
5- Yaşanması olası afet ve diğer kriz anlarında güvenli tahliye dönemine kadar acil ihtiyaçlarını karşılayabilecek, özel araçlarını park edebilecek şekilde İmar planlarında düzenleme ortaklık payından (DOP) elde etmek suretiyle ‘Toplanma Merkezleri’ acilen oluşturulmalı, mevcut planlarda ise Belediye Hizmet Alanı olarak ayrılan yerlerden uygun olanların bu amaca yönelik tahsisleri yapılmalı, bu alanlara ana şebekeden bağımsız elektrik, su, gaz, iletişim vb. hatlar çekilmeli, bir köşesinde alet, jenaratör, projektör vb. donanım konulacak depolar inşa edilmeli, Doktor-hemşire-hastabakıcı-vb personelin rahatlıkla konuşlanabileceği alanlar yaratılmalı, su basmanı yapılmış, mümkünse helikopter pistlerinin bulunduğu ergonomik ve ilçelerin durumuna göre optimum sayıda barınma alanı oluşturulmalı ve kamusal koordinasyon sağlanmalıdır. Ayrıca, olası bir deprem sonrası barınma amaçlı farklı ilçe ve mahallelerimizdeki çadır alanlarının yer seçiminde multidisipliner yaklaşımda bulunulmalıdır.
6- Bursa’nın tarihi kent merkezi dışında son 20-25 yıldır yeni imar planlarıyla yapı stoğu ve nüfusun arttığı, bu yapıların bir çoğunun inşaasını yetkin olmayan mühendis ve ara elemanların yaptığı, mühendislik ve yapı denetim firmalarının hizmetinden yoksun kaldığı ve tarihi Bursa kent dokusunda risk bulunan düzensiz ve yaşlı konutlar çoğunlukta olduğu hepimizce bilinmektedir.
Bu nedenle herhangi bir afet veya deprem olması beklenmeden, yasal düzenlemesi de ivedilikle yapılarak hastane, okul, sağlık ocağı, yurtlar gibi kamu binaları ile mühendislik hizmeti almamış 30-40 yaş üzerindeki konutlardan başlamak üzere teknik heyet marifeti ile (jeoloji, jeofizik, inşaat, afad ve belediye yetkilisi gibi) yapı güvenlik belgesi sistemi oluşturulmalı, dijital kayıt sistemi ile de bu kontroller tapulara dahi işlenmelidir. Kontrolü geçemeyen binalar acilen boşaltılmalı ve gerekli tedbirler alınmalıdır. Yine bu bağlamda, binlerce öğrencimizi ve akademisyenlerimizi kaybetmemek adına özellikle, 1970 li yıllarda yapılan Uludağ Üniversitesi dahilindeki eskimiş fakülte binaları ile diğer yüksekokul bina ve yurtları mutlaka kontrol ettirilmeli, gerekirse yapılacak geçici prefabrik dershanelerde eğitime devam edilmek suretiyle depreme dayanıksız olanlar acilen yenilenmelidir.
7- Bursa’da yeni imara açılan ve tarıma elverişli Bursa ovasının mikro ölçeklide olsa sıvılaşma potansiyeli ve taşıma gücü düşük alanların olduğu gerçeği unutulmamalı, bu özellikteki bölgelerimizdeki yapılaşmalarda. betonarmeden ziyade daha hafif nitelikteki ahşap, çelik vb. yapılar teşvik edilmeli, ruhsatlandırma sürecinde ve ruhsat harçları vb. maliyetlerinde kolaylıklar sağlanmalıdır.
8- Sağlıksız yapılarda ikamet eden vatandaşlar, teşvik edici yasal uygulamalarla TOKİ veya uluslararası inşaat yapı yönetmeliğine uygun ve denetimlere tabi özel yapı firmalarının çok hızlı bir şekilde yapacakları konut alanlarına taşınmalı, yeni yapılacak konutların inşası için TOKİ ile Dünya Bankası ve Uluslararası yapı denetimi standardındaki firmalara yetki verilmeli ve Mesleki Yeterlik Sertifikası olmayan ara eleman çalıştırılmamalıdır.
9- Deprem ve doğal afetlere dayanıklı farklı illerde yeni yerleşim alanları ve onlara yakın lokasyonlarda organize sanayi bölgeleri ile intansif tarım alanları oluşturularak Bursa’dan çalışan nüfusun önemli bir bölümünün bu bölgelere kaydırılması teşvik edilmeli, şehrimizdeki tarımsal niteliği korunması gereken alanların ise sınırları zeminde belirli şekilde işaretlenmeli ve bu alanlarda toplulaştırma, sulama, direnaj, ulaşım gibi teknik altyapılar tamamlanarak endüstiriyel tarıma elverişli rantabıl hale getirilmelidir ki bu alanlardaki yapılaşma baskısı da ortadan kaldırılmalıdır.
10- Deprem sırasında uygun davranış biçimini sergileyebilmek için (paniksiz ve az hasar alacak şekilde) tüm ailenin gerek AFAD, gerekse sosyal yayın ve videolar aracılığı ile uygulamalı olarak ailece tatbikat yapmaları sağlanarak toplumumuz bilinçlendirilmelidir. Ayrıca, vakit kaybetmeksizin tüm eğitim ve öğretim müfredatına deprem ve doğal afetler ivedilikle eklenmeli, Milli Eğitim Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığının koordinesinde belirli aralıklarla habersiz tatbikatlar yapılmalı, Üniversitelerimizde de mevcut afet ve acil yönetim bölümlerinin eğitim ve öğretim programları uygulamalı yapılmalı, yaşadığımız bu tür afetlere hazır hale getirilmesi için maden mühendisliği bölümlerinden destek alınmalıdır.
11- İl AFAD Müdürlük personellerinin meydana gelen afetlerde kendileri ve aileleri de afetzede durumuna düşeceği göz önüne alındığında AFAD İl Müdürlükleri aynı afet riskinde olmayan ve ulaşım vb. bakımından uygun komşu illerde eşleştirme yapılmak suretiyle teşkilatlandırılmalı ve buna göre eylem planları hazırlanmalı, eşleşen şehirlerdeki personellere eşleştikleri şehirleri tanımaları bakımından gerekli eğitim ve geziler tertip edilmelidir. Ayrıca AFAD personellerinin, afet bölgelerinde çalışmalara aktif biçimde destek veren STK ve gönüllülerle koordinasyonu sağlanmalıdır.
Bunlar İYİ Parti Bursa İl Başkanlığı olarak bizim ekip arkadaşlarımız ile birlikte gerekli uzmanlardan dışarıdan da destek alarak hazırladığımız ve Bursa’yı yöneten erklere acil eylem planı önerilerimizdir.
Bizim atladığımız, ön göremediğimiz veya eksik kaldığımız Bursa’nın Deprem Acil Eylem Planına yönelik tespitlerimiz de olabilir. Bu sebeple de Bursa’yı yönetenleri acilen gerekli Akademik odalar ile, STK’lar ile, Üniversiteler ile bir araya gelmeye ve Bursa’nın afet konusundaki kurtuluş reçetesini hep birlikte ortaya koymaya ve eyleme geçmeye burada sizin huzurunuzda davet ediyoruz.
Değerli Bursalılar, kıymetli Hemşehrilerimiz; Bursa’da bir türlü hayata geçirilmeyen kentsel dönüşüm için yine yerel yönetimlere seslenerek bugünkü basın açıklamamızı bitirelim. Bildiğiniz gibi; Akpınar Mahallemiz için Kentsel Dönüşüm kararı alınalı tam 11 yıl oldu. Sormak istiyoruz, siz daha hangi yöntem ile kentsel dönüşüm yapacağınızı tartışıyorsunuz? Sn. Alinur Aktaş ve Sn. Recep Altepe, o bölgedeki her bir canımızın burnunun kanamasının bile vebali sizin üzerinizde, haberiniz olsun!
Osmangazi ve Yıldırım İlçelerimizdeki yapıların %60’ının üzerindekileri kaçak yapı ve deprem yönetmenliğine aykırı olduğu gerçeği ortada iken, Bursa’yı 20 yıldır yöneten AK Parti Kadroları bu güne kadar ne yaptınız diye de sormak istiyoruz! Osmangazi Belediye Başkanı sayın Mustafa Dündar Türkiye’ye örnek diye Soğanlı Kentsel Dönüşüm alanını gösteriyor. Biz söyleyelim, Sn. Dündar siz sadece kendinizi kandırıyorsunuz. Soğanlı’da yapılan bir kentsel dönüşüm değildir, orada boş alanda sadece arsa karşılığı Osmangazi Belediyesi olarak müteahhitlik yaptınız. Soğanlı Projesi meclise geldiği gibi yürütülmedi, orasını emlakçılığa soyunmadan, çevredeki çöküntü alanlarına transfer alanı olarak kullanılarak, çevrede kentsel dönüşümün önünü açsaydınız, sizi takdir ederdik, ama siz emlakçılığa soyunarak ihale ile orada payınıza düşen daireleri haraç mezat sattınız. Dediğim gibi Soğanlıyı kentsel dönüşüm olarak göstererek sadece kendinizi kandırdınız. Yıldırım’da 20 yıldır Mevlana dışında bir arpa boyu bile yol yürünemedi.
Nilüferde kentsel değil, rantsal dönüşüm aldı başını gitti. Yani kısaca 17 Ağustos depreminden sonra 20 küsur yıldır Bursa’daki tüm yerel yönetim erkleri sınıfta kaldı. Şimdi bu gerçekleri bir kenara bırakalım ve acil eylem planı ile Bursa’daki her bir canımızı nasıl kurtara bileceğimizin yoluna bakalım diyoruz.
Gelin depreme dayanıksız yapıların bir an önce güçlendirilmesi gerekenleri güçlendirerek, dönüştürülmesi gerekenleri dönüştürerek, yukarıda tek tek sıraladığımız acil bir eylem planını belirleyip hayata geçirelim.
Gelin Bursa’da topyekün deprem gerçeği ile yüzleşerek, taşın altına, 3 milyon 100 bin hemşehrimiz ile birlikte kolumuzu değil gövdemizi koyarak bir seferberlik başlatalım. Kentsel dönüşümde, çöküntü alanındaki depreme dayanıksız yapıların olduğu mahallelerdeki hemşehrilerimize de buradan sizin aracılığınız ile seslenmek istiyorum. Saygıdeğer Bursalılar gelin gerçekçi olup kentsel dönüşümde daireye karşılık daire beklentisini unutarak, ekonomik gerçekleri göz önünde bulundurarak ve hakkaniyetli bir paylaşımla, beklentilerinizi değil, günün gerçeklerini kabul ederek dönüşüme imza atmanız gerektiğini kabul edin.
Çünkü saygıdeğer hemşehrilerim, o dönüşüme vermek istemediğiniz depreme dayanıksız binanız, deprem gerçeği ile yüz yüze gelip yıkıldığında, altında kalacak sevdiklerinizin vebalini de düşünmeniz gerektiğini pek tabi ki unutmamalısınız. Sevdikleriniz adına bu vebali almamalı. Deprem gerçeğini unutmadan, Kentsel dönüşümde ekonomik beklentileri bir kenara bırakarak sevdiklerinizin hayatta kalmasına odaklı bir düşünce ile hareket etmeniz gerektiğini bilmelisiniz.
Tüm bu gerçekler ile yüzleşerek Allah ülkemize bir daha böyle bir felaket yaşatmasın. Bursa’mız da dahil hiç bir şehrimiz böyle bir acıyla yüz yüze gelmesin diyerek bugünkü basın açıklamamızı bitirmek istiyorum.
Katılımınız için çok teşekkür ediyoruz. Sağ olun, var olun.”
Haber Merkezi