Depremin vurduğu kentlerden Gaziantep’te konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 10 ilde büyük yıkıma neden olan depremler nedeniyle üniversitelerin kapatılmasını eleştirerek, “Üniversitelerin süresiz bir şekilde kapatılması kesinlikle yanlıştır, kesinlikle bundan dönülmelidir” dedi. Akşener, deprem bölgesi dışında diğer illerde eğitiminin ertelenmesinin de doğru olmadığını belirtti.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 10 ilde büyük yıkıma neden olan depremler nedeniyle üniversitelerin kapatılmasını eleştirerek, “Bu bölgede okuyan 285 bin üniversite öğrencisi gencimiz var. Üniversiteler süresiz kapatıldı ve KYK yurtlarından çocuklar dışarı atılıyor. O çocuğun yurttan çıktığı andan itibaren eve gidecek parası var mı, belli değil. Derhal çıktı, eve gidinceye kadar olan süreç içerisinde yatacak yeri var mı? Bütün bunlar hesaplanmadan ‘yaptım oldu’ zihniyetiyle üniversitelerin süresiz bir şekilde kapatılması kesinlikle yanlıştır, kesinlikle bundan dönülmelidir. Burada okuyan 285 bin gencin istedikleri şehirlerde, okudukları bölümde tekrar eğitimlerine devam etmeleri gerekirken diğer okulları kapatmak büyük yanlıştır” dedi.
Meral Akşener, bugün Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde depremzedeleri ziyaret ederek sorunlarını dinledi. Akşener, ziyaretin ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“İNSANLARIMIZIN ÜSTÜNÜ BAŞINI TEMİZLEMESİ İÇİN BİR DÜZENEĞİN KURULMASI LAZIM”
“Bizim en büyük gücümüz, milletimizin birbirine olan bağlılığı, yardım severliği ve elindeki bir dilim ekmeği ikiye bölerek bir başkasıyla paylaşabilme gücü ve anlayışı. Bütün bu afette, bütün bu acıda hâlâ bu yanımızın canlı kaldığını, devam ettiğini görmekten duyduğumuz bir memnuniyet ve emniyet hissimiz var. Bütün deprem bölgesini arkadaşlarımızla tek tek dolaşıyoruz. Öncelikle ölenlerimize başsağlığı, rahmet diliyorum; Allah mekanlarını cennet etsin. Kalanlara sabır diliyorum, milletimize sabır diliyorum. Yaralılarımıza da tez elden Allah şifa nasip etsin.
Bugün burada kadınlarımızı, gençleri dinledim ve erkekleri dinledim. Onların diliyle size buradaki durumu izah etmek isterim. Birincisi, tuvalet. Aynı şey Hatay’da da vardı. Onun yanında, artık en azından elini yüzünü yıkayabilecek, kendini silebilecek bir banyo düzeneği isteniyor ki bu çok elzem. Bir çadıra üç hanımefendi çağırdılar, örtülü başlarını açtıklarında saçlarında kum var. Enkazdan çıkmış ve temizlenememiş. Tuvalet, tuvalet, tuvalet. Hijyen, hijyen, hijyen. Yani artık, insanlarımızın üstünü başını temizlemesi için bir düzeneğin kurulması lazım. Barınma ve ısınma yavaş yavaş çözülüyor ama hem çadırkentlerin çok hızlanması lazım hem onların yerlerini de yavaş yavaş konteyner kentlerin alması lazım; bunun planlanması gerekiyor.
“ARTAN VE BOZULMUŞ GIDALARDAN OLUŞAN ÇÖPLER VAR. BU ÇÖPLER BİR SÜRE SONRA SALGIN HASTALIKLARA SEBEP OLUR”
Üç gündür gördüğüm bir şey var; çöp. Artan ve bozulmuş gıdalardan oluşan çöpler var. Bu çöpler bir süre sonra salgın hastalıklara sebep olur. Bu çöplere bir süre sonra kemirgenler dadanır. Ondan sonraki fasılda oradan salgın çıkar, ilk önce de çocuklarda başlar. O nedenle mutlaka çöplerin toplanması lazım. Eğer toplanamıyorsa üzerine kireç örtülmesi lazım. Biz, Kocaeli’nde kireç örtmüştük. İlaç yok. Çocuklara dair özellikle ateş düşürücü, çocuk antibiyotiği konusunda eksikliğimiz var; onun çok hızlı tamamlanması lazım.
İnsanların korkusu şu; mesela 2 oda 1 salon ev almış, ev yıkılmış, onun borcu duruyor hâlâ. Yerine verilip verilmeyeceği… Kredi çekmiş, bir konuda borçlanmış. Şu anda eşinin iş yeri yıkılmış, yani şu anda koca işsiz, hanımefendi ev hanımı zaten; o tüketici kredisini nasıl ödeyeceğine dair sorular soruldu. Bunları, iktidarın görevi olarak kendilerine ileteceğiz. Bizim kanaatimize göre muhalefet halkın avukatlığını yapar, iktidar hizmet etmekle yükümlüdür. Bize verdiğiniz görev, sizin avukatlığınızı yapmak, sizin sözünüzü iletmek konumundadır. O görev gereği buradayız ve bu eksiklerin yerine getirilmesi için bizim de görevimiz, o eksiklikler yerine getirilinceye kadar onun takibini yapmaktır. Takip edeceğiz.
“TÜRKİYE GENELİNDE EĞİTİMİN ERTELENMESİ DOĞRU DEĞİL”
Bu bölgeler için bir şey demiyorum ama Türkiye genelinde eğitimin ertelenmesi doğru değil. Pandemiyle 2 sene kaybettik. Ben, o dönemde de Türkiye’yi dolaştım, interneti olmayan, tableti olmayan binlerce çocukla karşılaştım ve bu çocuklar 2 yılı diğer çocuklara göre geride geçirdiği için şansları azaldı. Eğer böyle bir uzaktan eğitime yeniden geçilecekse burada, gelirken yolda cep telefonlarımız çekmedi, o nedenle bütün internet altyapısının, eksik olan her yerde tamamlanması ve her çocuğumuza bir tablet verilmesi gerekiyor. Bunun peşinde olacağız.
Bu bölgede okuyan 285 bin üniversite öğrencisi gencimiz var. Üniversiteler süresiz kapatıldı ve KYK yurtlarından çocuklar dışarı atılıyor. O çocuğun yurttan çıktığı andan itibaren eve gidecek parası var mı, belli değil. Derhal çıktı, eve gidinceye kadar olan süreç içerisinde yatacak yeri var mı? Bütün bunlar hesaplanmadan ‘yaptım oldu’ zihniyetiyle üniversitelerin süresiz bir şekilde kapatılması kesinlikle yanlıştır, kesinlikle bundan dönülmelidir. Burada okuyan 285 bin gencin istedikleri şehirlerde, okudukları bölümde tekrar eğitimlerine devam etmeleri gerekirken diğer okulları kapatmak büyük yanlıştır.
“ÇOCUKLARA SAHİP ÇIKIN”
Uzaktan eğitim üniversitelerde zaten hiç doğru değildir; yine tablet yok, yine internet yok. Ayrıca bu çocukların geleceğiyle oynanmış olur. 6 kişilik bir ailesiniz; anne, baba, siz, eşiniz, iki de çocuk olsun. O ailenin tek bir oda içerisinde aynı anda yatıp kalkması mümkün mü? Aile birliğini, aile mahremiyetini ortadan kaldırır. Pek çok ev var. Yazlık evler var, kullanılmayan evler var; devlet olarak kiralayın. Pek çok otel sahibi, oda vermeye hazır. Bu insanları oralara yerleştirin ve sonuç itibariyle okullara da dokunmayın, öğrenciler okullarına devam etsin.
Sizden benim ricam; çocuklara sahip çıkın. Çocuklarınıza sahip çıkın ama ailesini kaybetmiş küçük çocuklara özellikle sahip çıkın. Ne dediğimi anladınız değil mi? Yani mutlaka annesini babasını kaybetmiş çocukları devlete teslim edin. Sonra halası, amcası, dayısı varsa gelirler, DNA testiyle alırlar. Çocuklar çalınır, çalındı bir dönem. Onun için sizden ricam; çocuklarımız. Son olarak bir ricam daha var. Hem sizin bu konuda uyanık olmanız için hem de bizi yönetenlere bir talebim var, ısrarım var; o da yabancılara mülk satışının yasaklanması.
“VATANDAŞLIK SATILMASININ ÖNÜNE GEÇİLSİN. BURALARDA DA YABANCIYA MÜLK SATIŞININ ÖNÜNE GEÇİLSİN”
Evin tamir edildiğini varsayalım. Bir dairenin değeri depremden evvel 1,5 milyon. Şimdi bunu satmaya kalkışsın şu anda 500 bin liraya satıp gidecek. Bu hem ekonomik manada burayı çökertir hem de bu bölgenin, yani burada yaşayan her şeyin geriye gitmesine sebep olur. Size gereken destek yapıldığı zaman evinizi muhafaza edersiniz. Dolayısıyla burada imkanlar yerinde kalır. Yabancılara nüfus cüzdanı veriyorlar, mal mülk satılarak. Düşünün, 500 bin liradan birisinin burada kaç daire toplayacağını; demografimiz değişir. Türkiye’nin her yerinde vatandaşlık adı altında nüfus cüzdanı satılmasının, vatandaşlık satılmasının önüne geçilsin, buralarda da yabancıya mülk satışının önüne geçilsin. Hem siz bu konuyu takip edeceksiniz hem de biz ayrıca iktidarı takip edeceğiz. Gerçekten üzgünüm ama birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için.”
ANKA